Kafamızı kaldırmalı ve geceleri göğe bakmalıyız. İnsan kainata bakmayı bırakmamalı. Varlık'la ya da Hiçlik'le ilgili soruları bu yollardan geçerek sorgulamaya devam edeceğiz.
"Örneğin bilimin henüz yeterince gelişmediği çağlarda vahşi hayvanlar birer canavar, Doğa ise korkutucu ve bilinmez olarak hikaye edilirken son yüzyılda (...) insan toplumlarının bir bütün olarak bitkilere, hayvanlara ve Doğa'ya saygısı ve sevgisi artmaya başlamıştır.
Bunun altında elbette yine bencil bir yaklaşım olması mümkün: Doğa yokolduğunda İnsanlığın da sonu gelir. Bu denenle Dünya'nın ve onu vareden, belirli bir dengede tutan unsurların "İnsalık adına", "İnsanların iyiliği adına" korunması gereklidir. Yani bahsettiğimiz sevgi ve saygıyı çoğu insan gerçekten içlerinde duymuyor. Daha ziyade kendi varoluşlarının (ailelerinin, soylarının, toplumlarının, uluslarının, dini cemaatlerinin vs.) sona ermemesi için bunu yapıyorlar. Şayet aynı ya da daha iyi şartlarda başka bir gezegene yerleşmek mümkün olursa İnsanlık kendisine yataklık eden (khôra) Dünya gezegenini rahatlıkla sonuna dek sömürdükten sonra yokolmaya terk edecektir.