Yeni tanışmaya başladığım, muazzam eserlerin bulunduğu İran edebiyatından keşke daha fazla yazarın eseri Türkçeye çevrilsede ve daha fazla yazar okuyabilsek. Kitabın başında Şems-i Tebrizî Divanından bir bölümle açılış yapılıyor.
Muhteşem bir yazın kültürü olan İran edebiyatını okurken kültürel olarak da fazla yabancılık çekmiyoruz. Okuduğum kitaba gelince içinde içinde 6 tane öykü var. Yazar düş ve gerçeği öylesine harmanlanmış ki hangisi düş, hangisi gerçek zor ayırdına varıyorsunuz. Kelimeleri öyle güzel cümleler haline getirmiş ki hayran olmamak elde değil.
Mesela" Yolun iki kıyısındaki çınar ve kavak ağaçları, henüz dökülmemiş yapraklarından karanlığı silkeliyorlardı." bu ne güzel, ne doyurucu anlatımdır. Keşke daha uzun olsaydı dedirtti.
Farsça her zaman beni cezbetmiştir. Olmadı öğrenmek için çalışmalara başlayacağız.
Kitapla kalın efenim :)