Bi adım attım...
Yaklaştıkça uzaklaştıran zeminlere...
İlk adımımı attım...
Benim için küçük annem ve babam için büyük bi adım
Bi adım attım...
Ben ne bileyim ilerledikçe yalnızlaşacağımı
Şöyle bi uzansak...
Aslında şöyle bi uzansak, yer önemli değil kafa yanımızda sonuçta...
Uyumak için değil, uyku zaten yok, tüm olan bitenler de uyuyarak tamir edilebilecek şeyler değil...
Bi 'an'ı yaşıycam derken o anın içinde sıkışıp kalmadan şöyle bir uzansak...
Uzanıp düşünsek 'Gerçekten önemli miydi?' bi sorsak kendimize, çoğu zaman önemli değildi...
Belki içimiz geçer, uyuruz diye kursak alarmları yeniden kendimiz olabildiğimiz zamanlara...
Uzansak, berbat hissettirse de gerçekliğin içinde
Şöyle bi uzanıp, kısa ve net olsak
Anlamaya çalışmayı da boşversek, 'bilmiyorum' deyip geçsek...
Sürekli çabalamak iyidir demişlerdi, biz artık şöyle bi uzanmaları seçsek...
'Ne doğru?' ve 'Beni ne mutlu eder?' arasında koşturup duruyoruz, o yüzden şöyle bi uzansak iyi gelecek aslında.
Durucam bi düşünce sağanağının altında
Zihnin tüm kapı ve pencerelerini açmışken
Bir mürekkebe batırcam topladıklarımı
Katran karası bir mürekkebe
Akıcam simsiyah
Kağıtlar tutacak
Önemsemiyorum çünkü bunun ayarını hiçbir zaman tutturamadım. Aa, sen tam benim hayatımın içine sıçacak birine benziyorsun, gel seni aşırı önemsiyim!..
Kötü günleri önemsemiyorum çünkü o günlerin ne getireceğini biliyorum. Aha al işte daha kötü günler geliyo!..
Birilerini önemsemiyorum çünkü günlük kişi önemseme kontenjanım 1'le sınırlı. Onu da sabahları kendime kahve ısmarlayarak dolduruyorum.
Seni önemsemiyorum çünkü senin kimse bakmadığında başka bir sen olduğunu biliyorum.
Arada önemsenmek istiyorum. Ama önemsendiğimde borçlu çıkıyorum.
Yaşadığım kötü şeyleri bir meyve olarak görüyorum. Önemsenmeyecek kişi ve kısımları atıyorum. Sadece içindeki tecrübe kısmını yiyorum!..
Çünkü özgürleştirmenin önemsemek veya önemsenmek istemekten çok daha kıymetli olduğunu biliyorum.
Vücudumla Barışıyorum: Selam vücudum, gelirken sana lahmacun aldım; seversin, barışalım mı?
Hatalarımla Barışıyorum: Selam hatalar, ne zamandır burda benimlesiniz, artık dost sayılırız!...
Hatıralarla Barışıyorum: Hatıralar selam; anlaşıldı siz kolay kolay bi yere gitmiyorsunuz ve yok olmuyorsunuz. Belki de burası sizindir, ben misafirimdir...
Anlamadığım Şeylerle Barışıyorum: Merhaba anlamadıklarım; sizi anlıycam diye uğraşıp durdum. Gelin artık ne siz anlatmaya çalışın, ne de ben sizi anlamaya çalışayım!!
Zihnimin Doğasıyla Barışıyorum: Merhaba zihin, söz veriyorum seni artık çer çöple doldurmicam gel barışalım!
Zamanla Barışıyorum: Selam zaman; valla seninle hiç uğraşılmıyor zaten bilader, gel sık elimi olaysız dağılalım!
Toplumla Barışıyorum: Selam toplum; ben seni eleştirmekten vazgeçiyorum, sen de beni herkes gibi yapmaya çalışmaktan vazgeç bu iş huzur içinde çözülsün!
Korkularımla Barışıyorum: Hello korkular; siz aslında beni canlı hissettiriyorsunuz gelin öpücem!
Kendimle Barışıyorum: Merhaba kendim; valla arada seni de yoruyoruz ama yine de iyi ki bensin!...
İyi ve kötü diye ayırt etmeden
Hepsini kendim topluycam kendi felaketimden.
Ya da bir örümceğe bırakıcam
Ne yaparsa yapsın anlamında
Düşücem hızlıca
Ve yakalayacak beni bir ağ hem de hiç ummadığım bir anda.