Kent meydanındaki saatin rakamlarına ‘’Artık zamanı gelmiştir’’ deyip ateşböceklerini ve dahi kelebekleri oturttular. Hiç konuşmadan yürüyüp gittiler karanlığa doğru. Sonra, ateşböcekleri ve kelebekler seni gördüler, sana geldiler. Akrep-yelkovan bırakıp dönmeyi, tembelliğe durdular. Yatıverdiler sere serpe. Sessizlikten ürktüler. Karanlığı ve sessizliği delen akrep oldu.
Akrep ile Yelkovan ’ın konuşmaları içre yazılandır:
- Ne zamandır soracaktım, sahiden yel mi kovarsın ki, yelkovansın?
- Merakımdır bağışla. Bunu neden sorarsın? Hiç sordum mu sana, neden akreptir adın? Hem kalma merakta, asıl adım Yelkokandır.
-Sen de bilesin ki, bende merak ettim, akrepliğim nedir diye? Serkisoflu büyükdedemin diyesi ki, adım Rep’tir. Su gibi akayım, tez koşayım diye, Ak Rep demişler, olmuş adım.
- Neden daha önce söylemedin? Korkup kaçmazdım senden bu kadar.
-Bırakmadın ki... Bilirsin her rakam başında, her köşe başında oturup beklemişimdir seni.
...
Konuştular, koklaştılar. Herşey durdu. Ve sonra, saat hep 12 oldu. Bir daha hiç dönmediler...