Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cemile Sağır

Cemile SağırTasavvuf ve Psikoloji İlişkisi yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
76
Görüntülenme

Hakkında

Okurlar

1 okur beğendi.
1 okur okudu.
5 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Günümüzde psikoterapide tefekkür ve şükür günlüğü tutma uygulamaları kullanılmaktadır. Burada bireyin her akşam yalnız kalıp gün boyunca yaptıkları üzerine düşünmesi söz konusudur. Benzer şekilde günlük yaptıkları üzerinde düşünmek, idrakini açmak veya gelişimini gözlemlemek isteyen dervişler tarafından da tercih edilen yöntemlerdendir. Birey, bir gün boyunca yaptıkları ve söyledikleri üzerine düşünür. Kendini iyi tanıyabilmek adına, yapılan davranışlar ve edinilen tecrübeler üzerine düşünme süresinin uzun tutulması tavsiye edilir. Çünkü bu uygulama, kendini tanıma, benlik dönüşümü ve inşası sürecinde önemlidir.!*”* Tefekkur gunluğu tutmanın yanı sıra okuma tefekkürü de psikologlarca kullanılan yontemlerdendir. Kişi önce okumalı ardından da okudukları uzerinde tefekkür etmelidir. Mana varlığa nüfuz edene kadar tekrar tekrar okumalı, bunun için özel bir zaman ayırmalıdır. Günde en az bır saat ya da haftada bir iki saat böyle bir çalışma yapılmalı, metin birkaç kere okunmalı, üzerinde derin düşünmeye gayret edilmelidir. Tefekkure devam edilmesi insanı Allah'a yaklaştıracak ve böylece derin manalar kendisine açılacaktır.!*”6
Sayfa 360Kitabı okudu
Sürekli fikir değiştiren, dünya arzuları etkisindeki ruh güçlendirilmeye ihtiyaç duyar. Dolayıyla onun nefs yani sahte benlikle bağının kesilip varlığın gerçek kaynağıyla ilişkilendirilmesi elzemdir. Bunun için onun günlük bakımı yapılmalıdır. Bu bakım; özlem, uyuşmazlık ve sıkıntılara müşfik bir biçimde yaklaşma uygulamasıdır. Yaşam, klinik bir vaka gibi görülmemeli, duygusal acılar yaşamda yer alan açılımlar kabul edilmelidir. Ruh, uyandırılıp karaktere dahil edilen affetme, özgürlük, sabır, iyilik, cesaret ve cömertlik gibi ilahi sıfatların mekanıdır.“
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Tövbe, insanın hatalarından dolayı kendisini hırpalaması veya suçluluk duygusu içinde kalması değildir.!9”? Birey, ahlâki düşüncesine aykırı bir eylemde bulunduğunda suçluluk duyar. Bu durumda bu davranışın onun bütününün göstergesi olmadığının anlaşılması sağlanabilir. Kişiye af dileme fırsatının verilmesi Allah'ın bir rahmetidir. İnsana hatalarını fark etme şansı verilir.!378 İstiğfarda (bağışlanmayı dilemek) amaç, dikkati eyleme daha fazla çekmek değil, Allah'a doğru çekmektir. Tövbe, aslında insanın gerçek benliğine dönmesiyle ilgilidir. Çünkü Arapça “tevvab” kelimesinin kökü “dönmektir. Bu da Allah'a duyulan güvenin farkına varmak ve varlığı, dünyadaki dikkat dağıtıcı şeylerden daha yüce hakikat üzerine yeniden odaklamakla ilgilidir. Terapilerde de tövbe, çoğunlukla bu ikincisiyle yani Allah'a dönme manasında ele alınır. Manevi dönüşüm surecinde, ruhsal tekâmül (bir tür başlama ve üyeliğe kabul töreni) “tovbe” yani “inisiasyon” ile başlar. İnisiasyon kavramının tercih nedeni, Batı'da tasavvuf terminolojisinin tam anlamıyla anlaşılamamasıdır. Bu donuşle derin bir iç huzur, iç görü, güzellik gibi duygular yaşanır.
Sayfa 335Kitabı okudu
Gazâli düşüncesinde kalp, melekât âleminde, uzuvlar ile ameller ise mülk âlemindendir. Bu iki âlem birbirine ince bir bağ ile bağlıdır. Marifet kalpte gerçekleşir. Dolayısıyla kişiliğe dair temel terimdir.” Ona göre kalp, Allah için amel eden, O'nu bilip yaklaşmada gayret gösteren bir organdır. Diğer organlar, bu hususta kalbe hizmet ederler. Kalp, diğer uzuvları yöneten bir padişah konumundadır. Gazâli, kalp için şehir benzetmesini kullanır, onu şehrin hükümdarına, yöneticisine benzetir. Göz, kulak, el, ayak, dil ve diğer uzuvlar kalbin askerleri kabul edilir. Bunlar Allah'a itaat etmekle yükümlüdür. Bunların doğru çalışabilmesi kalbe bağlıdır. Bu nedenle işlevini hakkıyla yerine getirebilmesi için kalp, Allah'tan başka varlıklardan arındırılmalıdır. Aksi söz konusu olduğunda insanın Allah ile arasında perde meydana gelir. Allah'a yaklaşıp mutluluğu elde edebilmenin yolu ise kalp tezkiyesidir.?*? Kalbin bâtıni askerleri, hayal, tezekkür, ilim, hikmet, hiss-i müşterek (ortak duyu), tefekkür, hıfz ve tehlikeleri defetmek için gazap ve şehvettir. Ne ki, bu son iki askerin şeytanın safına geçmesi kalbin helaki anlamına gelir.“ Uzuvlar ve kalp birbirine uyumlu hareket etmezse kalp katılaşmaktadır.** Sergilenen her türlü davranışın kalp üzerinde olumlu veya olumsuz etki bıraktığı unutulmamalıdır.
Tövbe, farkındalık, kendini affetme, insanın öz bilincinden doğan kendine ve başkalarına yararlı eylemler üretme; kararlılık ve kalıcılık aşamalarından meydana gelir. Birey farkındalık aşamasından sonra ikinci aşamaya geçer ve keşke yapmasaydım, niye öyle yaptım değil de o günkü ben yaptım ama bugünkü ben yapmayacağım der. Üçüncü aşamada birey, o deneyimin kendisine kattıklarını düşünür. Dördüncü aşamada, o hataya bir daha dönmemek noktasında kararlılık gösterilir. Yani tövbe bir anda gerçekleşen bir şey değildir. O aslında terapi gibi zamana yayılan, kişinin kirlerinden arınıp temizlendiği bir süreçtir. Diğer taraftan tövbe etmek, yenilenmektir. Birey, eskiyi bırakıp bulunduğu anı ve geleceği tasarlar. Hasta bireyler öncelikle hastalığı kabul etmelidir ki insan farkındalık aşamasını başarıyla geçebilsin. Ardından sabır ve iradi kararlılıkla devam edilmelidir ki bir müddet sonra bunlar kişinin karakteri hâline gelebilsin. Tövbe, bir taraftan da insanın kendisini affetmesidir.!*!
Sayfa 339Kitabı okudu
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok