Gerçekten de, insan ilişkilerinde imrenmenin değil de haset duygusunun bu kadar yaygın olmasının gerisinde, upuygun fikirlerle sevinçlenmenin ender, bulanık fikirlerle kederlenmeninse epeyce yaygın olması yatar. Oysa, yukarıda değindiğim gibi, uygun fikirlerle sevinçlenmis
ve böylece eyleme gücünü arttırmış bir insan, Spinoza ya göre her zaman yakınımızda olmasını isteyeceğimiz biridir. Bu kişi tam da upuygun fikirlerle eyleyeceğinden,
Doga/Tanri daki zorunlu nedenselliğin sezgisiyle benimde dogal varkalma çabamın gereği olan devinimlerimi anlayacak, destekleyecek, hatta tetikleyecektir; benim de
upuygun fikirlerle sevinçlenmemden ve böylece eyleme gücümün artmasından ürkmek şöyle dursun, kendisiyle
ortak sezgiyi paylaşmamdan ötürü hakikatin çoğalacağını, yani Doga/Tanri ya ilişkin sezgimizin genişleyeceğini bilecektir. Bir erdemli kişinin kendisine faydas, iki erdemli kişi olmakla artar, üç, dört ve giderek ne kadar çok erdemli kişi kentte bir arada bulunursa, her birinin kendi başına erdemli olmaktan kazanacağı faydanın çok daha fazlası
bu birliktelik sayesinde elde edilir.
Spinoza; felsefeyi eskiye, düne, zamanı geçmişe kelepçelemeyi engeller, düşünceleri, değişmenin tek yasa oluşunu göz ardı etmeksizin, değişip duranla tango yapabilmemiz için tüm yolları sezdirir.
"Sezinlemek ne diye sorarsanız şahsıma Ulus Baker ile bir videoda karşılaşmamın arkasından konuşmasının mantıklı oluşunu idrak etmem, birkaç ay sonrada kitapçıda "BENİ AL" diye fısıldayan Spinoza'da ismini görmem. Tevafuk? yada çözmem, anlamam gereken bir oluş."
Çılgın sinir cerrahımız Delgado 1973 yılında bu olguyla ilgili de ilginç bir araştırmaya imza atmıştı: George adındaki hastasının rızasını alarak beynine George’un baş çevirme hareketlerini kontrol etmek üzere geçici elektrotlar yerleştirmişti. George’un haberi olmaksızın, ondan uzak bir mesafeden elindeki uzaktan kumanda aygıtıyla gönderdiği sinyallerle ne zaman istese George’un başını çevirmesini sağlıyordu.
Asıl ilginç olansa, uzaktan kumanda edildiğinin farkında olmayan George, başını neden çevirdiği her ne zaman sorulsa kendince makul bir açıklama getiriyor, “terliklerimi arıyorum...”, “bir ses duydum da...”, “yatağın altına bakacaktım...” vb diyordu (Bkz. Myers, 1999, s. 137-8).
Kendi seçimimiz olmayan pek çok davranışımızı kendi seçimimiz sanarak davranışımıza gerekçeler uydurma eğilimimiz pek çok başka araştırmayla da bulgulanmıştır.
Şu örneği ele alalım: Eğer aramızdan biri yüksekte bir yerde durup kollarını kanatmış gibi aşağı yukarı sallayarak uçmayı arzuluyor ve bunu başaramıyorsa, ona verilecek yegâne özgürlük, uçmasının olanaksız olduğu bilgisini kavramasını sağlamaktır.
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere yazar Spinoza’nın öğretilerini benimsemiş. Kitabı güzel kılan ise yazarın bu öğretileri açık ve yalın bir dille aynı zamanda alana olan hakimiyetini ortaya koyan bir biçimde ele almış olmasıdır.