Charles Gates Sözleri ve Alıntıları
Charles Gates sözleri ve alıntılarını, Charles Gates kitap alıntılarını, Charles Gates en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Olimpiyat yarışmacıları neden çıplaktı?
Bugün bize garip gelen bir başka nokta da yarışmacıların çıplaklığıdır. MÖ sekizinci yüzyıl sonlarında yerleşen bu uygulama, sevimli ama pek tatmin edici olmayan antik bir açıklamaya göre, bir koşucunun şortu düşmesine rağmen yarışı kazanarak halkı çok etkilemesiyle başlamıştı.
Sayfa 337Kitabı okudu
Mumyalama işlemi
Daha hızlı bozuldukları için organlar çıkarılırdı (Yargı anında şahitlik etmek için bedende bırakılan kalp, ruhani nöbetçi, hariç). Dört kilit organa özel işlem uygulanırdı: Mide, bağırsaklar, akciğerler ve karaciğer, ama ilginçtir ki bu listeye, atıldığı anlaşılan beyin dahil değildi. Bu organlar yıkanır, natrona (doğal bir tuz) kaplanır ve kurutulur, reçinelerle boyanır, ayrı paketler halinde sarılır ve dört Kanopos küpüne konarak mezara yerleştirilirdi. Her biri ayrı bir tanrı tarafından korunurdu.
Vücut natronda kurutulurdu. En azından kırk günlük bir dönemden sonra natron temizlenir; yağ ve reçinelerle yıkanıp orijinal biçimini sağlamak için ketenle doldurularak defne hazırlanırdı. Son olarak biçimini koruması için keten kuşaklarla sıkıca sarılır ve sargılar arasına muskalar yerleştirilirdi.
Sayfa 130Kitabı okudu
Keops Piramidi
Gize'deki piramitlerin en büyüğü olan Keops'un orijinal boyutları yaklaşık 230x230x146,6 metreydi, ama dış kaplama bloklarındaki kayıplar nedeniyle şimdiki boyutları 227x227x137 metredir. Dört yan cephe 51,5 derecelik bir açıyla yükselir. Her biri ortalama 2,5 ton ağırlığa sahip 2,3 milyon civarında blok kullanıldığı ve bazı blokların ağırlığının 15 tona kadar çıkabildiği tahmin edilir. İnşaat muhtemelen Keops'un saltanatının tüm yirmi üç yılı boyunca devam etmiş ve işlerin büyük kısmı çiftçilerin inşaat projelerinde çalışmaya uygun oldukları Nil'in taşma dönemi olan yaz sonu ve sonbaharda yapılmıştı. Piramit bölgesinin yanındaki limanlara gelen bloklar, sürekli yükselen yapının çevresinde inşa edilmiş toprak rampalardan yerlerine çekilmişlerdi. Bu piramitlerin yapımından 2.000 yıl sonra yazan Yunan tarihçi Herodotos, işgücünün 100.000 kişiden oluştuğunu ifade etmişti. Modern uzmanlar bu sayıyı imkânsız derecede yüksek bulmaktadır; tek bir anda çalışan 4.000 kişi ile ek işçilerin aletlerin bakımı ve gıda ve su sağlanması gibi destek işlerinde çalışması daha akla yatkın görünür.
Sayfa 140Kitabı okudu
Babil
Sarayın en kuzeydoğu ucunda, olağanüstü kalın bir duvarla çevrili ve zincirli kovalarla su çekilmek üzere tasarlanmış gibi görünen yan yana üç çukurdan oluşan değişik bir kuyu içeren on dört ufak, tonozlu depo odasının meydana getirdiği müstakil bir öbek, akıl karıştırıcıdır. Bu odalar bir tür lüks çatı katı bahçesi olan ünlü Asma Bahçeler'in temelleri olabilir. MÖ üçüncü yüzyıl tarihçisi Bel-Usur'a göre, bu bahçeler Nabukadnezar tarafından, Med eşinin kuzeydeki yurdunun ormanlarına duyduğu özlemi tatmin etmek için yaptırılmıştı. Bu, Yunanlıları o kadar etkilemişti ki, Asma Bahçeleri Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul etmişlerdi.
Sayfa 254Kitabı okudu
Klasik dönem öncesi antik çağlarda modern Türkiye'nin Asya'daki topraklarına karşılık gelen bölge için yaygın olarak Yunanca"doğu" anlamına gelen sözcükten türetilen Anadolu(Anatolia) kullanılırdı.
Sayfa 197 - KÜYKitabı okudu
Tarihi yerlere isim yazmak mı? Bu Yunanlılar ne kadar da bize benziyor
Herodotos'a göre, MÖ yedinci yüzyıl ortalarında Mısır kralı I. Psammetikhos, Mısır tahtını Asurlardan geri kazanma uğruna savaşmak üzere İonyalı ve Karialı korsanlar tutmuştu. Başarılı olunca, Nil Deltası'nda askerlere toprak vermiş ve bu Mısır'daki ilk önemli Yunan varlığını meydana getirmişti. MÖ altıncı yüzyıl başlarında II. Psammetikhos'un yanında Nübyelilerle savaşan paralı askerler belki de bu yerleşimcilerin soyundan geliyordu. Bu askerler Nil boyunca içlere doğru ilerlemişti. Abu Simbel'de, II. Ramses'in oturur haldeki dev heykellerinden birinin bacaklarının alt kısmına adlarını ve başarılarını yazdıkları turistik grafitileri bugün hala görmek mümkündür.
Sayfa 294Kitabı okudu
Ölürken ben
"Nasıl görünüyor? Yaşam komedisini düzgün oynayabildim mi?"
Sayfa 457 - *AugustusKitabı okudu
Olimpiyatlar
Olimpiyat oyunları dört yılda bir, yaz sonunda, orta günü yaz gündönümünden sonraki ikinci veya üçüncü dolunaya denk gelecek şekilde düzenlenirdi. Olympia'nın bağlı olduğu yakınlardaki Elis kentinden haberciler, Yunan dünyası boyunca yol alarak festivalin tarihlerini duyurup katılımcıları davet eder ve özel Olimpiyat ateşkesini ilan ederlerdi. Daha sonra üç aya tamamlanacak olan bir aylık dönem boyunca yarışmacı göndereren şehir-devletler silahlarını bırakmayı ve tartışmalarını askıya almayı kabul ederdi. Olimpiyat Oyunları'nın uzun tarihi boyunca siyasal tartışmaların yarışmayı tehlikeye sokacak kadar kızışmasına nadiren rastlanırdı. Bunun aksine, Nemeia Oyunları'nda yakın devletlerin rekabetine daha sık rastlanırdı.
Olimpiyat Oyunları başlamadan önce yarışmacıların bir ay boyunca Elis'te antreman yapmaları gerekiyordu. Festivalden hemen önce, görevliler, atletler ve kafileleri Olympia'ya yürürler, 58 km'lik yolculuk iki gün sürerdi. Bu sırada da seyirciler ile onlara yemek, kalacak yer, adaklık armağanlar ve hatıra eşyalar sağlayanlar her köşeden Olympia'ya akın ederdi.
Sayfa 337Kitabı okudu
Mısır'da Nil'in en alçak dönemi mayıstı, ama bundan sonra ırmak Ağustos ortasına kadar yükselir ve kıyı çizgisini aşarak yanındaki tarlaları basardı. Toprak, iki ay boyunca sel suları altında kalırdı. Ekimde ırmak çekilir, zehirli tuzları temizleyerek ardında zengin, verimli topraktan yeni bir tabaka bırakırdı. Çiftçiler sulama sistemlerini onarır ve ekim işlerine başlardı. Irmağın 6-9 metre arası yükselmesi yararlı kabul edilirdi. Daha fazla veya az yükselmesi tarımsal sistemi ciddi şekilde sekteye uğratabilir, en kötü durumlarda da açlığa yol açabilirdi. Mısırlıların seli bir tanrı kabul ederek tapmalarına şaşırmamalı.
Sayfa 124Kitabı okudu
Ephesos'taki dev Artemis Tapınağı
Bu tapınağın MÖ 356'da, Büyük İskender'in doğduğu gece, Herostratus adında tek amacı adını ölümsüzleştirmek olan ve bunu başaran bir kundakçı tarafından yakıldığı söylenir.
Sayfa 305Kitabı okudu
Haydaa
MÖ 494'te Perslerin Lade Adası (bugünkü Batıköy) yakınlarındaki deniz zaferi ve Miletos'un ele geçirilmesi ve yağmalanması ile ayaklanma son buldu. Miletoslu erkeklerin çoğu öldürüldü, kadın ve çocuklar köle yapıldı. Bu olay Yunan dünyasında o kadar büyük bir felaket olarak kabul edildi ki, Atina'da Miletos'un düşüşü konulu bir trajedi sahnelenirken seyirciler gözyaşlarına boğuldu ve oyunun yazarı gereksiz duygusal gerginlik yarattığı için para cezasına çarptırıldı.
Sayfa 307Kitabı okudu
Protoliterate ve Erken Hanedanlar dönemlerinde kentlerdeki başlıca yapılar bu ilahi varlıkların şerefineydi. Ancak en sonunda hükümdar daha sağlam şekilde yerleşmiş bir otorite kazandı. Bu süreç EH döneminde başladı ama Akad İmparatorluğu ile bunun ardından gelen devletlerde ciddi derecede gelişti. Özellikle Akadlarla bağdaştırılan krallığın güçlenmesi özel bir icattan çok, siyasal birimin şehir-devletten imparatorluğa genişlemesiyle bağlantılıymış gibi görünüyor. Şehir-devletleri tanrılar yönetiyordu, ama imparatorluklar insanların ürünüydü. Krallığın böyle yüceltilmesi, yönettikleri topraklar pek imparatorluk düzeyinde olmayan daha sonraki hükümdarlara da cazip gelecekti.
Sayfa 105Kitabı okudu
Avlanmak, yıkanmak, eğlenmek, gülmek: İşte yaşamak buna denir!
(Latince olarak Roma kentlerinden Thamugadi forumunda bulunan yazı)
Sparta
MÖ altıncı yüzyıl içinde Spartalıların gündelik yaşamlarının özellikle çileci bir hâle geldigi açıktır. Erkekler 30 yaşına kadar, evli de olsalar kışlada yaşar ve yemekhanelerde birlikte yemek yerlerdi. Güçlü çocuk doğurmak için kadınlar da fiziksel egzersizler yapardı. Bireyselliğe kötü gözle bakılır, güzel sanatlar gibi yaratıcılık ürünleri kısıtlanırdı. Para bile yozlaştırıcı olarak görülürdü. Sikkeler basılmaz, gerektiğinde değiş tokuş için demir çubuklar kullanılırdı. Sparta dışındaki dünyaya derin bir kuşkuyla bakılırdı.
Sayfa 310Kitabı okudu
Mumya kelimesinin kökeni
Mezar tasarımlarındaki ilerlemelere rağmen, vücutlar hızla bozuluyordu. En sonunda Mısırlılar bunun sonuçlarının farkına vardı ve önlem olarak karmaşık mumyalama, yani vücudun tahnit edilmesi ve sarılması prosedürlerini geliştirdiler. Bu kavram, geç dönemlerden kalma, kararmış, kötü tahnit edilmiş vücutların bitüm (bir tür katran) içine batırıldığı yönünde yanlış bir kanıdan dolayı Arapça bitüm demek olan mumiyah sözcüğünden gelir.
Sayfa 129Kitabı okudu