"Sana rağmen yarın yeni bir gün olacak. Açmasını istemediğin o çiçekler açacak. Senden izin almadan yeni bir güneş doğacak. Sana rağmen yarın yeni bir gün olacak."
Sana rağmen yarın yeni bir gün olacak. Açmasını istemediğin o çiçekler açacak.
Senden izin almadan yeni bir güneş doğacak. Sana rağmen yarın yeni bir gün olacak.
Çok geçmeden farklı yine giden yürüyüşçüler belirdi, yanımdan geçtiler, onlarla birlikte ortalığa saçılan sözler, sözcük parçaları. Sonra sis dağılmaya başladı, dumanlar dağlara çekildi; şehir kendi tenini göstermek istiyordu. Yine de karşılaştığım insanlar, ne kadar gülerlerse gülsünler ve ne kadar salınırlarsa salınsınlar, çevreyle uyum içinde değillerdi. Bazen onları bir sinema filminin figüranları gibi görüyordum, yönetmenin emirlerine göre sağa sola koşuşturuyorlar, bisiklete biniyorlardı. Patenlerin üzerindeki kızlar profesyonledi, sokak çocukları ücretliydi, arabaların direksiyonununda, caddede hayvan gibi araba kullanan adamlar dublördü. Şehrin fotografik bir anısını sakladığını düşünüyordum. Şimdi onun üzerinde hareket eden her şey bir oyun gibi beni çarpıyordu.
Ağır bir havanın altında yarım saat daha yürüdüm, arada bir köprünün kenarından eğilip Tuna'ya bakıyordum, siyah, sessiz. Onun hareket ettiğine ikna olmam zaman aldı, kendimi atacak mıyım, görmek için arabalar duruyordu.