Nasıl ki çocuklarımızı, bedenlerine zarar verecek, yakıcı, pis şeylerden koruyor, hayata daha sağlıklı bir şekilde hazırlamaya çalışıyorsak; aynı şekilde imanlarını korumaya yönelik tedbirler de almak, en az sağlıklarını korumak kadar önemlidir.
"İşte bu kâinat eserinin hakiki mucidi; kâinatı yoktan var eden, Kur'an'da kendi kendini hak ettiği şekilde vasıflayan ve sizin isnat ettiğiniz yanlış vasıflardan uzak olan Hz. Allah'tır."
Çağımızın bir diğer akıl tutulması olan bu sözde inanç Tanrı'nın varlığını kabul etmesine rağmen "evrene müdahalesini reddeden bir Tanrı" tasavvurudur.
Nasıl ki bir ilahın maksadı peygambersiz, kitapsız, dinsiz anlaşılamayacaksa; yine ilahın dinsiz, kitapsız, peygambersiz bir topluluğu murat etmesinin de bu saydıklarımız olmadan bilinmesi imkânsızdır. Dolayısıyla hiçbir dini inanç sisteminin içeriği akılla bulunamaz. Bulunamayacağından ve fakat deizmin de bunu savunmasından sebeple, aklımıza hiçbir deistin açıklamasını yapamadığı, deizmi iki cümle ile bitirecek -aslında neticenin kendisi olan- şu soru geliyor:
"Madem ilahı buldunuz ve o sizinle konuşmuyor; peki, siz onun böyle bir sistem istediğini nerden çıkardınız?"
"Allah sizinle konuştu" desek, siz zaten ilahınıza konuşma vasfı vermiyorsunuz...
"Size bir elçi gönderdi de bildirdi" desek, peygamberleri de inkâr ediyorsunuz...
"Bir kitap gönderdi" desek aynı şekilde kitapları, dinleri de reddediyorsunuz...
"Size vahyetti, vahyi meleklerle bildirdi" desek, metafiziği de reddediyorsunuz!
O zaman siz bu inanç şeklini yani "Yaratıcı'nın sizden dinsizlik istediğini(!)" nerden biliyorsunuz?