Bunları söylerken arkadaşına yalvarır gözlerle bakıyordu. Yalnız kalmak istemediği her halinden belliydi. Ne demek istediğimi çok iyi çözmüştü arkadaşı da . Zaten zihninde onu yalnız bırakmayacağı yönündeki kararını da daha yeni taze demişti...
Oraya kadar elele yürüdüler. Kalp atışlarını kulaklarında duyuyordu ikisi de. Birdenbire rengarenk binlerce kelebek havalandı göldeki nilüfer çiçeklerin üzerinden. Aşkları doğayı bile kendinden geçirecek kadar büyülemişti bu düşler alemini...
Ona göre yaşamın,anlamların içinde boşlukların olduğu ve birbirine uymayan onlarca yapboz parçasından oluşan bir bulmaca gibi insanların ruhunu, zihnini ve hayatını yormak dışında hiçbir işlevi yoktu.
Soykırım kavramını ilk olarak 1944 yılı Kasım ayında hukukçu Profesör Doktor Rafael Lemkin türetmiştir. Kendisi de Yahudi olan Lemkin ikinci Dünya Savaşı'nda nazilerin Yahudi çingene komünist engelli hasta eşcinsel ve yaşlılara ayrım yapmaksızın uyguladığı eziyet ve şiddet kıyımlardan yola çıkarak bu ifadeyi ortaya koymuştur.
Bosna ve İstanbul aynı kaynaktan fışkıran ama değişik yataklarda çağlayan iki nehir gibi, asırlardır birbirine kavuşamadan akıp duruyorlardı, mecralarına doğru.
Yetkili yargı organının verdiği geçerli bir karar olmadan soykırım suçu işlendiği söylenemez ve parlamento, senato, belediye meclisi ya da herhangi bir başka mahkeme bir eylemin soykırım olduğuna karar vermede yetkili değildir.
Avrupa'da ikinci Dünya Savaşı'nın ardından, ölü sayısı en fazla olan savaş olarak kabul edilen Bosna Hersek savaşı, İnsanlık tarihi bakımından büyük bir yüz karasıdır.
Srebrenica katliamı konusunda en az Sırplar kadar suçlu olan Hollanda ve Fransa gibi batılı devletler; BM, NATO, AB gibi uluslararası kuruluşlar unutulmamalıdır.