Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dominique Schnapper

Dominique SchnapperYurttaşlar Cemaati yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
180
Görüntülenme

Hakkında

Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü'nü bitirmiş, Paris Üniversitesi'nde sosyoloji doktorası yapmış, Paris V Üniversitesi'nde de yüksek doktorasını yapmıştır. 1980 yılı itibarıyla Sosyal Bilimler Yüksek Okulu'nda araştırma yöneticisidir. 1995-1999 yıllarında Fransız Sosyoloji Derneği Başkanlığı yapmıştır. 2001-2010 yılları arasında Fransa Anayasa Konseyi üyeliği görevinde bulunmuştur. Sosyolog Raymond Aron'un kızıdır.
Unvan:
Fransız sosyolog ve siyaset bilimci
Doğum:
Paris, 1934

Okurlar

3 okur okudu.
8 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Weber’in dönemindeki ulusçuların öne sürdüğü gibi, ulus doğal bir ol­gu değildir, halkın etnik kökeniyle tanımlanmaz, ebedi bir gerçekliğin parçası da değildir. Ulus, modern Batı dünyasının akılcılaşması ve bü­rokratikleşmesi süreçlerinden ve daha genel olarak toplumsallaşma sü­recinden doğmuş tarihsel bir oluşumdur: Ulusal Devlet ise çıkar çatışmalarını ve etnik tutkuları denetim altında tutar. Bu anlamda ulus Ba­tı modernliğinin özgüllüklerinden biridir. Ulusal aidiyet duygusunun temelini atan duyguların çeşitli nes­nel kaynakları vardır: Ortak siyasal anılar, dinsel inanç ve dil birliği. Ancak, bir ulusun oluşması için bu kaynaklardan hiçbiri gerekli ve ye­terli koşul değildir: Ulus, “bir araya getirdiklerinin ortak nitelikleriyle tanımlanamaz”. Nitekim ulus “dil birliğiyle özdeş” olmadığı gibi, “hiç kuşkusuz gerçek kan birliği”ne ya da “özgür bir antropolojik tip birliği”ne ve “başka bir büyük kitlesel kültür varlığı olan”dine de da­yanmaz. Etnik topluluklaşmada olduğu gibi ulusal topluluk duygusu da, onun üyelerinin aynı kökenden gelmeleri olgusuyla değil aynı kö­kenden geldiklerine inanmalarıyla doğar. Weber’e göre Sırplar ile Hırvatlar aynı etnik kökenden geldikleri halde, birincilerin Ortodoks, İkincilerin de Katolik olması, etnik birliğe inanmaktan alıkoyar onları... Bir halkın ayırt edici özelliği tarihin ürünüdür.
Sayfa 92 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Tocqueville’den Durkheim’a ve Weber’e kadar, sosyoloji düşün­cesinin gerçek kurucularının ırk yaklaşımını kökten eleştirmiş olmala­rından daha anlamlı bir şey yoktur. Sosyolojiye ilişkin özgün bakış açı­sının iki temel ilkesi bu düşünceyi kesin olarak benimsemelerine yol açtı: Toplumdaki olguların doğal, biyolojik ya da psikolojik değil ta­rihsel ya da toplumsal özellikler taşıdığının kabul edilmesi. Durkheim’ın formülüne göre “toplumsal olgular, ancak ve ancak toplumsal olgularla açıklanabilir”di. Ayrıca bu toplumsal olayları tek bir neden­le açıklamayı reddettiler. Etnilerarası ilişkileri genel toplumsal ilişkile­rin boyutlarından biri olarak incelediler.
Sayfa 79 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Reklam
Ötekilerin geleneklerini ve değerlerini yargılarken kendi geleneklerimizi ve değerlerimizi ölçüt alıyoruz; oysa bunlar, başka pek çoklarının yanında yalnızca olası tercihlerden biri değil mi?
Sayfa 50 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Ya da zenginlikleri.
Sömürgecilerin elindeki her şey hırsızlığın meyvesidir.
Sayfa 60 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Cüzzamlıları...Üçüncü Laterano Konsilinin kararları doğrultusunda onları diğer insanlardan mutlak olarak ayırdılar. Kilise’ye, de­ğirmenlere, fırınlara, pazarlara, çeşmelere, meyhanelere ve hastanelere gitmeleri, Hıristiyan mezarlarına gömülmeleri yasaklandı. Kentlerden kovuldular ve başlarına gelebilecek en iyi şey, şehir mekânının dışında
Sayfa 46 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok