Domitila Chúngara

Konuşmak İstiyorum author
Author
0.0/10
0 People
1
Reads
0
Likes
338
Views

About

Full name:
Domitila Barrios de Chungara
Title:
Yazar
Birth:
7 May 1937
Death:
2012

Readers

1 readers read.
Reklam

Quotes

See All
“Eğer küçük bir çocuksun, açlığa dayanman de bu tür sorunlarla yaşaman gerçekten zordur. Fakat bütün bunlar biz de güçlü bir şeyler geliştirdim .lı, derin bir duyarlılık ve insanlara yardımda güçlü bir istek. Bizim çocuklarımızın oyunlarının yaşama biçimimizme ve yapmak istediklerimizle yakından ilgisi vardır. Yine bizim çocukluğumuzda da, elde pek bir şey olmamasına karşın, bizden yoksul ailelere anne ve babamın yardım ettiğini biliyorum. Yani caddede dilenenleri görünce, ben ve kardeşlerim düşler kurmaya başlardık. Bir gün zengin değişeceğimizi, toprağımızın olacağını, toprağımızı ekip, yoksulları doyuracağımıza düşlerdeki. Ve şeker, kahve ya da başka bir şey artınca hemen “yoksul biri geçiyor, bak işte biraz pirinç, biraz şeker“ deriz sözlerini duyardık. Ve hemen dökülenleri eski bir beze sarar, caddeden geçen yoksul birinin alması için pencereden atardık. Bir gün babam işten dönerken dışarı biraz kahve fırlatmıştık. Babam eve girince, bizi azarlayarak şöyle dedi: “Alabileceğimiz bu küçücük şeyi nasıl harcıyorsunuz? Zorlukla kazandığın bir şeyi nasıl dışarı fırlata bilirsiniz“ ve bizi dövdü babam. Ancak yaşadığımız bu tür şeylerden sonra, insanlara yalnızca böyle yardım edebileceğimizi düşündük, anlıyor musunuz?“
“Halk bir hoştur: Bazen askerler onları öldürür, üstlerine bütün şarjörü boşaltırlar. Her yer kan gölüdür. Ateşkesten sonra… Kadınlar ellerinde ekmekler de gelir, askerciklere biraz ekmek verirler. Buna gerçekten öfkelenmiştim. Ben onlara sordum: “Fakat nasıl? Bizi köpekler gibi öldürmek için gelenlerin nasıl ‘teşekkürler ‘ dersiniz?“ “Hayır
Reklam
“Okulda bize ulusal marşımızı söylemeyi, törenleri katılmayı, eğer törenleri katılmak istemezsek yurtsever sayılmayacağımızı öğretiler. Ve işte onlar yoksulluğumuzdan, acılarımızdan, ana babalarımızın durumlarından, katlanılan acılarımızdan düşük ücretlerden ve neden bir çocuğun her şey varken, diğerlerinin hiçbir şeyinin olmadığından hiç söz etmezler. Bana bunlardan okulda asla söz edilmemişti. Bu yüzden de, çocuklarımıza gerçekleri evde kavratmak gibi bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Eğer bunu yapmazsak, geleceğin başarısızlıklarına şimdiden hazırlanıyoruz demektir. Ve çocuklarımız biraz büyüdüklerinde, direnmeye başlayacak, sonra da uyumsuz insanlar olarak belki anne babalarına bile saygı duymayacaklardır. Eğer çocuklarımızın fantazi bir dünyada yaşatma çabası içinde isek, kendimizden utanmalıyız. Anne babaların bir lokma ekmeklerinin olmadığı zamanlarda, çocukları daima yiyecek bir şeyler bulunmuştur. Ve onlar yaşamın zorluklarını çocuklarına göstermedikleri içinde, çocuklar gerçeği kavgayamayacaklardır. Ve çocuklar üniversiteye gittiklerinde madenci çocuğu Yada köylü olduklarını söylemek istemeyeceklerdi. Ve onlar bizim dilimizi konuşmayı bilmezler yani her şeyi karmaşık bir biçimde açıklarlar da, birbirimizi anlayamayız. İşte bu büyük bir yanlıştır. Çünkü, onlar üniversitede pek çok şey öğreneceklerine göre, bundan biz de yararlanmalıyız değil mi? Bence çocuklarımızın bilimsel bir tavrı olmalı ama, onları bizde anlaya bilmeliyiz. Yalnızca kendilerinin anlayabileceği çizgilerin ve yazıların diliyle yazmamaları, ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Çünkü Ordu’da sayılardan iyi anlar.“
“Ordudan bile yiyecek getirilerek dağıtıldı, kötü bir şaka gibi. Bu bizi gerçekten, gerçekten inciten bir olaydı. Fakat oldu işte. Ordu bizi katlettikten sonra yiyecek dağıttı. En kötüsü de, halk öyle kötü koşullarda yaşıyordu ki özellikle madenci olmayanlar yiyeceklerden almak için mücadele etti. Bunu hiç unutmayacağım. Onca insanı öldürmüşlerdi ve şimdi de bir parça ekmek ve bir kutu sardalya ile çenemizi kapatmak, bizi susturmak istiyorlardı. Haksızlık da bu, değil mi? Açlıktan ölsek bile, hiçbir şeyi kabul etmeden verdikleri her şeyi reddetmek ne güzel olurdu! Fakat maalesef, böyle bir şeyi başaramadık. Az bir pirinç ve küçük bir kutu süt için dövüşen, kuyruklarda bekleşen insanlarımızı görmek insana ancak acı veriyordu…“
“Bu tv’nin yararı neydi? Bizi daha doyumsuz ve mutsuz yapmak.”

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
223 syf.
·
Not rated
“Konuşmak istiyorum” dedi. Konuştu. Onu dileyin. Okuyun. Anlatın. Yaşatın! Bir insanın kelimeleri içinde tutması, nefesini yağlı urgan yerine koyması o kadar zor ki... Boğazınıza bir şey asıllıdır, yumru hissedersiniz ama nefes alamazsınız, boğuluyorum dersiniz ama bunu fiziksel anlatamazsınız. Zordur hem arkada durmak hem de arkada gölge
Konuşmak İstiyorum
Konuşmak İstiyorumDomitila Chúngara · Belge Yayınları · 19861 okunma