1924’te İngiltere’de doğdu. İkinci Dünya Savaşı’nda Afrika ve İtalya’da görev yaptı. Savaş sonrasında Cambridge Üniversitesi’ni bitirdi. 1956’da İngiliz Komünist Partisi, Marksist Tarihçiler grubunun pekçok üyesi ile birlikte Stalinist politikaları protesto ederek partiden ayrıldı. 1957’de The New Reasoner dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Bu dergi daha sonra dönemin genç kuşak sol entelektüellerinin ve öğrencilerinin içinde yer aldığı New Left Review’nun çıkışına öncülük etti ve Thompson uzun süre New Left Review’nun editoryal kurulunu yönetti. 1965’ten sonra yayın kurulu içinde doğan ayrılıklar nedeniyle dergiden uzaklaştı. Thompson’un önemli araştırmaları arasında William Morris: Romantic to Revolutionary (1955), The Making of the English Working Class (1963), Whigs and Hunters: The Origins of the Black Act (1975) yer almaktadır. Moral ekonomi tartışmalarını derlediği Customs in Common (1993) ve Louis Althusser, Tom Nairn ve Perry Anderson’la polemiklerinin yer aldığı Poverty and Theory and Other Essays (1978) önemli eserleri arasındadır. 1980’lerde Nükleer Silahsızlanma Hareketi (AND) aktivisti olarak mücadele eden Thompson’ın bu dönemde yazdığı yazılar Writing by Candlelight (1980), Protest and Survive (Thompson vd.) (1980), Exterminism and Cold War (Thompson vd.) (1982), Zero Option (1982), The Heavy Dancers’de (1984) biraraya getirilmiştir. Ayrıca Double Exposure (1985) ve The Sykaos Papers (1988) yayımlanmış eserleri arasındadır. E. P. Thompson 1993’te öldü.
Halkı aydınlatmak, onlara çektikleri tüm sıkıntıların temelini, nedenini göstermek. Bir adam günün 13 ya da 14 saatinde çok çalışır ve ailesini geçindiremezse, bunu niye yapamadığının nedenini göstermek.
... zanaatlar ve ticaret tahrip edilmiştir,ama toprak, tabiat tarafından insanlığa destek olmak için tasarlanmıştır. Toprak her zaman insanı sıkıntıdan kurtarmak için yeterlidir... eğer kendisine bir çapa ve bel verilirse...
Uzun soluklu bir okuma süreci olduşturduğunu söyleyerek başlamak isterim. Hem hacim olarak hem de yazım yapısı olarak okuyucuyu yoran bir eser. Ağır akademik bilgiler, aşırı detaylar, tarihler kişiler derken sizi iyice yorabiliyor. Kitapta Dünya'da büyük bir etki yaratan sanayi inkilabının İngiltere'de oluşturduğu çoğu etkiyi detaylarıyla okuyoruz. Ayrıca reform olgusunun da birçok yerde işlendiğini görebiliyoruz. Sanayi inkilabının oluşturduğu toplumsal sınıflar arası sosyal ve ekonomik farkların ortaya koyduğu huzursuzluk ve sıkıntıların iyi işlendiğini söyleyebilirim. Okurken o dönemin karışık kültürel ve sosyal durumunu biz okuyucuya iyi yansıtıyor. Kadın, çocuk ve erkek işçilerin yaşam koşullarını; fakir ve zengin arasındaki ters ilişkiyi okuyucuya ayrıntılarıyla veriyor. Ve bu karışık düzene karşı halkın belirli kısımlarının ayaklanarak veya belirli uğraşlar ile seslerini çıkarmaya çalışarak neler başarabildiğini görebiliyoruz. Eğer kitabı okumayı düşünüyorsanız benim sizlere tavsiyem bu konuya sadece ilginiz var ise bu kitabı okumamanız fakat akademik olarak bu konuyla ilgileniyor bu konu üzerinde araştırmalar, makaleler hazırlamak için okuma arayışınız var ise bu eser tam olarak size göre diyebilirim. Sevgiyle ve kitapla kalın. :)
987 sayfalık bu kitap, 1780-1830 yılları arasında, sanayi devriminin hemen sonrasında İngiltere'de sınıf mücadelelerini inceliyor ve okuru İngiliz işçi sınıfının oluşumuna tanıklık etmeye davet ediyor. Bin sayfalık kitabın ana fikri daha ilk paragrafında muazzam bir cümle ile özetlenmiş; "İşçi sınıfı belirlenen bir zamanda güneş gibi doğmadı.