Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ebu Said İbnu'l-Arabi

Ebu Said İbnu'l-ArabiZühd ve Zahidlerin Vasfı yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
5
Okunma
1
Beğeni
454
Görüntülenme

En Beğenilen Ebu Said İbnu'l-Arabi Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Ebu Said İbnu'l-Arabi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ebu Said İbnu'l-Arabi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abdullah İbn Amr (ra) Allah Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini rivayet ediyor: "Kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Allah'ın verdiğiyle kanaatkâr kıldığı kimse felaha ermiştir."
Ahmed İbn Ebî'l-Havvarî diyor ki: "Sufyan İbn Uyeyne'ye dünyayla ilgili şeylerde zühd nedir diye sordum. Dedi ki: Kendisine nimet verilince şükretmek, belâya uğrayınca sabretmektir. Sonra ona şöyle dedim; ey Muhammed! Diyelim ki bir kimse, kendisine nimet verilince şükretti, belâya uğrayınca sabretti, peki nimet içinde yüzen bir kimse nasıl zâhid olur? Ben böyle deyince eliyle bana vurdu ve sus dedi. Kim ki nimet[ler] kendisini şükretmekten ve belâlar da sabretmekten alıkoymamışsa, işte zâhid odur."
Reklam
Hasen el-Basrî'nin (rh.a) yanında zühdden söz edildi. Bazıları ona giyimdir dediler, bazıları yeme içme dediler. Diğer bazıları da bunun gibi sözler söyleyince, el-Hasen dedi ki: "Hiç biriniz isabetli olanı söylemediniz. Zahid olan kimse, bir kimseyi görünce, işte bu benden daha hayırlıdır, diyen kişidir." Bu söz, alçak gönüllüğe ve insanın kendi makamını küçük görmesine dâhildir.
Süfyan'a (rh.a) denildi ki: "Zühd'ün haddi nedir? Dedi ki; bollukta, kişinin şükreden bir kul olması, belada da sabırlı olmasıdır. Kişi böyle olduğu zaman zâhid'dir." Yine Sufyan'a (rh.a) şükr nedir diye sorulunca; "Allah'ın yasaklarından kaçınmaktır" diye cevap verdi.
İbrahim İbn Reca diyor ki; İbnu's-Semmak'ı şöyle derken işittim: "İnsanlar üç sınıftır: Zâhidler, sabredenler, rağbet sahibi olanlar. Zahid olan, kalbinden sevinçlere, hüzünlere ve aldanışlara karşı çıkmıştır. O, dünyadan kendisine gelen herhangi bir şey için sevinmediği gibi, dünyadan eline geçmemiş olandan ötürü de üzülmez. Ne zorluğu ve ne de kolaylığı önemsemez. İşte bu kimse zühdünde zâhid olandır."
Vuheyb el-Mekkî (rh.a) dedi ki: "Dünya hayatında zâhidlik; dünyalık olan şeylerden elde edemediğinden ümitsizliğe kapılmamak ve ondan sonra verilenden de şımarmamandır."
Reklam
İbn Abdirrahman dedi ki: "Bazı âlimlere fakirliği en çok ne giderir, diye soruldu. Dediler ki; zühd... Zühd nedir, denilince; ilim dediler. Peki, dünya ile ahiret arasında yüce olanı aşağılık olanla talep eden adam nedir? Denildi ki; bu başlı başına bir başka bir afettir. Dediler ki; dünyaya ait olan bir şey hakkında tefekkür yürütmeyi terk etmektir."
Ca'fer İbn Ahmed diyor ki: "Ben Ebu Mushir'i şöyle derken duydum: Allah'ın Nebisi (sallallahu aleyhi ve sellem) ne dünyayı arzuladı ne de dünya onu reddetti. Ne dünya Ebu Bekr'i (ra) reddetti ne de o dünyayı reddetti. Dünya Ömer'i (ra) arzuladı, ama o dünyayı terk etti."
Adının anılmasını istemeyen birisi dedi ki: "Zühd, gerekmeyen şeylerin hepsini terk etmek ve gerekenle amel etmektir. Allah'ın emrettiğini emreden, yasakladığını yasaklayan ve ondan sakınan veya onda zâhidlik eden, ya da onu kınayan bunu bir hizmet için yapmıyorsa, bunun dışında olan her şey gerekmeyen şeylerdendir. Bunu terk etmek zühddür. Eğer karşısına iki şey çıkarsa, bunlardan en uygun olanı vaktinde yapmalı. Bu, ister konuşmak veya susmak olsun, ister bir hareket, itaat ya da isyanda bir duruş olsun. Bunun hepsi, gerekmeyeni terk etmektir. Velev ki, kendisine duyulan ihtiyaçtan önce mübah dahi olsa."
İbnu'l-Arabî şöyle derdi: "Ma'rifetin tamamı; insanın cehaletini itiraf etmesi, tasavvuf ise gereksiz (fuzulî) olanı terk etmektir. Zühd, mutlaka gerekeni yapmak, amel ise en doğru ve en uygun olanı işlemektir. Rıza'nın tamamı itirazı bırakmak, afiyette olmanın tamamı tekellüfe girmeden tekellüfün düşmesidir."
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.