Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Edward Carpenter

Edward CarpenterBatı Uygarlığının Krizi yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
5
Okunma
5
Beğeni
1.074
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Şair, Filozof, Antolojist, Aktivist
Doğum:
Hove, Birleşik Krallık, 29 Ağustos 1844
Ölüm:
Guildford, Birleşik Krallık, 28 Haziran 1929

Okurlar

5 okur beğendi.
5 okur okudu.
1 okur okuyor.
12 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Beden hastalıklarının yanı sıra, her türden keder veya ruhi sıkıntı zamanlarında da acilen başvurulması gereken şey, daha asli, daha sade gıdalardır. Bu gıdalarla beslenen beden, bitkinliğe düşmeden çalışabilir, acıya ve soğuğa daha dayanıklı olur ve yaralarını olağanüstü bir hızla iyileştirebilir. Bütün gerçekler bunu işâret ediyor. Vurgulanması gereken bir başka nokta da, -her tür meyve, kabuk: kuru yemiş, yumru kökü, hububat, yumurta, yağ, peynir, çökelek ve süt gibitohumlu besinlerin, doğaları gereği, en yoğun yapılarıyla hayatın temel elementlerini içermekle kalmayıp, hiç incitmeden her can iyi besleyebilmesidir. Lahana, köklerinden koparılıp kaynatıldığında, duyulmaz bir çığlık atabilir; ama çilek, bizden meyvesini almamızı ister ve alıp yememiz için onu açıkça kırmızıya boyar. Her iki örnek de, bu tür besinlerin, insan hayatının çekirdeği geliştirmeye en uygun besinler olduğuna bizi iknâ ediyor.
Tabiata ilişkin savunduğumuz çeşitli teoriler ve görüşler, sadece, insani ilerlemenin ardıl evrelerinin kısa ömürlü zarflarıdır. Her bir teori ve görüş kümesi, ulaşılan ahlâki ve duygusal evreye organik olarak bağlıdır ve bir bakıma, evre'nin bir ifadesidir. Dolayısıyla, olgulara ilişkin kendi içinde geçerli olması gereken bir açıklama, o açıklamayı sunan kişilerin zihinsel durumlarına atıfta bulunmadan yapılırsa, kaçınılmaz olarak başarısızlıkla sonuçlanır. Modern bilimin şu an içinde bulunduğu kargaşa ve çelişki hâli de, böyle bir çabanın ürünüdür Kuşkusuz bu, sınırlı geçerliliği meselesi hakkında kafa yoran kişilerin çoğu tarafından kabul edilmiştir. Fakat bu husus çok yaygın bir biçimde gözden kaçtığı ve yakın zamanlarda bilimin “yasalarının” degişmez gerçekler ve ilelebet doğru önermeler olduğu yönündeki kanı iyice yerleştiği için, konuyu biraz daha ayrıntılı olarak ele almak gerekiyor.!?
Reklam
İnsan, dehşet içinde kendi krallığına bakakaldı. O krallığın büyüklüğünden, daha önce hiç kuşku duymamıştı; şimdi, tabiatta alev almış her şey ona isyan ediyor. İnsanın bu gelişim süreciyle birlikte türlü çeşitli salgınlar, yeryüzünü silip süpürdü; veba, sıtma, delilik ve dünya genelinde irin toplayan yaralar... Bunun ardından, giderek büyüyen doktorlar ordusu geldi. Ellerinde kitaplar ve şişelerle birlikte, aşılar ve ameliyatlar, arkalarında sırıtan ölü kafalar... Ne yaptığını bilmeyen, düpedüz bilinçsizce ve kuşku duymadan insanlığın asırlık büyük kaderini sona erdiren, delirmiş bir güruh. Bütün bunlarda, mülkiyetin etkisi yeterince açık bir şekilde görülmektedir. İnsanın üretim gücünün artmasıyla mülkiyetin palazlanması, insanı üç şekilde etkiledi: İnsanı, 1) tabiattan, 2) kendi gerçek benliğinden, 3) diğer insanlardan uzaklaştırdı
Toplumlarımıza damgasını vuran tuhaf bir zihinsel rahatsızlık hâlinden söz ediyorum. Öyle kibu hâl, Ruskin'in can alıcı şu tespitini fazlasıyla doğruluyor: “Bizim hayatta iki amacımız var: Neye sahip olursak olalım daha fazlasını elde etmek ve nerede olursak olalım başka bir yere gitmek.” Bu rahatsızlık, bu hastalık duygusu, insanın varlığının en derin yerlerine, ta ahlâki doğasına kadar işlemiş durumda ve orada kendini açığa vurmaktadır, tıpkı, tamamen uygar oldukları dönemde bütün milletlerde, gunah duygusu! olarak kendini çarpıcı bir şekilde açığa vurduğu gibi.
Siyaset hakkında konuşanlara demek istediğim :
Derinlere kök salmış hastalığı mazur görürken, bakışını sadece yüzeyde olana yöneltiyorsun.
Sayfa 178Kitabı okudu
"Geleneklerin sınırlarının dışında olan her şeyin, aklın sınırlarının dışında olduğuna inanilir, bunun çoğunlukla ne kadar mantıksız olduğunu Tanrı bilir." Montaigne
Batı Uygarlığının Krizi
Batı Uygarlığının Krizi
s.141
''İnsan alçalmak için giyinir, yükselmek için soyunur.''
Batı Uygarlığının Krizi
Batı Uygarlığının Krizi
s.37 buradan kılık kıyafet anlamını çıkarmayın :) zihinsel ya da ruhsal bir mana ifade etmeye çalışıyor yani fiilleri soyutlamak ve bedenin ruh ilişkisi gibi
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok