Elise Thiebaut Gönderileri
Elise Thiebaut kitaplarını, Elise Thiebaut sözleri ve alıntılarını, Elise Thiebaut yazarlarını, Elise Thiebaut yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...tarih öncesi zamanlarda kadınlar daha geç âdet olup daha erken ölülerdi, ayrıca sadece bir ya da iki çocukları olurdu.Bu da genel olarak âdetin kesildiği emzirme ve gebelik dışında, şimdilerde yaşanan 450 döngü yerine zaten 50 kadar döngü yaşandığı anlamına geliyor.
İmagine if men were as disgusted with rape as they are with periods...
(Erkeklerin âdet kanından öğrendikleri kadar tecavüzden de iğrendiklerini bir düşünün...)
Operada çalıştırılmak amacıyla gerçekleştirilen hadım uygulamaları Fransa'da 1770 yılına kadar sürdü.
Françoise Héritier gibi en feministlerin de dahil olduğu günümüz antropologlarına göre, anasoylu ya da babasoylu olsun, tüm toplumlar kadınların değerinin erkeklerden aşağıda olduğu hikayelere dayanıyor,bu da bunun zıttı farklı bir yapıyı hayal etmeyi bile engelliyor
Konu birayı ve şarabı ekşitmeye, sütün kesilmesine, dana konservesinin veya tuzlanmış domuz etinin bozulmasına gelince, kanaması olan kadına neredeyse simyacılığa benzer bir dönüştürme gücü atfediyoruz.
18.yüzyılda, çocukluğunda hayatta kalmayı başarmış kadın,ortalama 28 yıllık bir yaşam süresine sahipti ve hamilelikteki %1,2'lik ölüm oranı ile doğum sırasında ölüm riski bugüne nazaran bin kat fazlaydı.
"Yeni bir insana hayat vermemizi sağlayan doğal bir süreçten niçin bu kadar korkuyoruz? Tamponumuzu çantamızdan kazara çıkardığımızda onu tekrar içeri sokmak için neden böylesine acele ediyoruz? "Kaltak", "sürtük" ve "orospu" diye bağırmakta tereddüt etmezken "adet" derken neden fısıldıyoruz? Bu kelimelerin hangisi daha olumsuz? Vücudumuzun çalışma biçiminde bizi bu kadar utandıran nedir? Cinsel obje haline getirilmiş bedenler görmekten memnunuz fakat cinselliğe dair egomuza hizmet etmeyen bir şeye bakmak bizi incitiyor. Vajinanın seksten başka bir şey için kullanıldığını vurgulamak, manikürlü kadın kimliğine duyduğumuz huzurlu anlayışımıza doğrudan bir saldırı gibi görünüyor."
Erkeklerin adet kanından iğrendikleri ölçüde tecavüzden de iğrendiklerini bir düşünün.
Düşünün.
"(...) Oysa kendi bedenimiz hakkında konuşamamak baskının en etkili biçimidir. Bu durum, kadınların biyolojik olarak neler yaşadıklarından güvenle bahsetmelerini de engeller."
Sayfa 83Kitabı okudu
"Erkeklerin adet kanından iğrendikleri ölçüde tecavüzden de iğrendiklerini bir düşünün.
Düşünün."
Sayfa 80Kitabı okudu
"Tabuların genel nedeni tehlike karşısında duyulan korkudur."
Sayfa 52Kitabı okudu
"Birçok felaketi, savaşı ve kazayı borçlu olduğumuz erkeklerin gözlenebilen hormonal dengesizliklerinin sonuçlarına rağmen, değişken ruh halleri konusunda parmakla gösterilen hep kadınlardır."
"Yaşam, ölüme direnen işlevler bütünüdür."
"Doğrusunu söylemek gerekirse; artık doğurgan değilim, yaşlanıyorum ve her ay kanamıyorum diye kendimi daha az kadın hissetmiyorum."