Elnur Hasan Mikail

5.5/10
5 People
12
Reads
0
Likes
518
Views

Elnur Hasan Mikail Quotes

You can find Elnur Hasan Mikail quotes, Elnur Hasan Mikail book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
AB’nin “yeni” üyeleri, yani “eski” Doğu Bloku ülkeleri Rusya’yı hâlâ bir tehdit olarak görüyorlar. Ayrıca, SSCB’yi işgalci olarak nitelendiren bu ülkeler, mirasçısı Rusya’dan tazminat, hatta toprak talebinde bulunuyorlar. Buna karşılık Rusya’nın “eski” Avrupa ülkeleriyle ilişkileri daha iyi düzeyde. Hatta yakın geçmişe kadar Rusya-Almanya-Fransa ittifakından ve aralarındaki oldukça yakın işbirliğinden söz etmek bile mümkündü. Ancak Almanya’da Merkel’in, Fransa’da ise Sarkozy’nin iktidara gelmeleri, bu ittifaka son verdi.
Ruslar ve Türkler Birbirini Nasıl Algılıyor? İki toplumun birbirini nasıl algıladığı, aralarındaki ilişkilerin seviyesini belirlemesi açısından çok önemlidir. Ekonomik ve sosyal ilişkilerimizin yanı sıra, dış politikamızda da önemli bir yer tutan Rusya’da, Türkler hakkında yaygın kanaatler, Türk malına karşı tutumda başta olmak üzere, dış
Reklam
Türkiye’de algılanan Rusya ile gerçekteki Rusya arasında farklar var. Rusya’yı kafamızda olması gereken yere koymalıyız. Şu anki Rusya imajımız büyük ölçüde Soğuk Savaş döneminde şekillendi/şekillendirildi. Osmanlı Devleti döneminde yapılan savaşlar bu imajın şekillenmesinde etkin olarak kullanıldı. Öncelikle bu bakış açısıyla bir gözden geçirmeliyiz
Oligarklar Nasıl Doğdu Putin'in KGB'yi de yanına alarak dört koldan sindirmeye çalıştığı 'oligarklar'ın mazisi, Sovyetler Birliği'nin çöküş dönemlerine dayanıyor. Sovyetler Birliği'nin uyguladığı planlı devlet ekonomisinden kapitalizme geçişi sürecinde, 1991-1994 yılları arasında devlete ait 80 binin üzerinde işletme özelleştirildi. Sovyet bürokrasisinin kilit noktalarında bulunan ve belirli ölçüde sermaye birikimi sağlayan isimler, yönetiminde oldukları kamu girişimlerine çok ucuz fiyatlara sahip oldular. Ayrıca hükümet, likidite sıkıntısına düşünce bu işadamlarından borç aldı ve ödeyemeyince de büyük karlar getiren şirketler de bu kişilerin üzerine geçirildi. Böylece Rusya'da bir anda inanılmaz servete sahip bir kesim oluştu ve bu zenginlere 'oligark' adı verildi. Bugün Rusya'da kişi başına düşen milli gelir 2 bin 500 doların altındayken, sayıları 20'yi aşmayan yeni işadamlarının mal varlıkları milyar dolarları buluyor. Rusya'nın en güçlü adamları olarak da nitelenen oligarklar arasında Mikhail Khodorkovsky, Roman Abramovich, Boris Berezovsky, Vladimir Gusinsky, Oleg Deripaska, Vladimir Potanin, Andrei Melnichenko, Vagit Alekperov, Viktor Vekselberg ve Mikhail Fridman ilk sıralarda yer alıyor. Dünyanın en büyük petrol ve rezervlerinin yüzde 20'sine ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 40'ına sahip Rusya'da bu isimler, ilk etapta petrol, gaz ve diğer madenleri ele geçirdiler. Daha sonra ise, medya, bankacılık ve diğer sektörlere de el attılar.
Vagit Alekperov Lukoil'in sahibi Azerbaycan Türkü kökenli
Bugün Rusya'da kişi başına düşen milli gelir 2 bin 500 doların altındayken, sayıları 20'yi aşmayan yeni işadamlarının mal varlıkları milyar dolarları buluyor. Rusya'nın en güçlü adamları olarak da nitelenen oligarklar arasında Mikhail Khodorkovsky, Roman Abramovich, Boris Berezovsky, Vladimir Gusinsky, Oleg Deripaska, Vladimir Potanin, Andrei Melnichenko, Vagit Alekperov, Viktor Vekselberg ve Mikhail Fridman ilk sıralarda yer alıyor.
Putin'in Yükselişi
Vladimir Putin, ülkenin 'tek hakimi' olma yönündeki ilk adımını, yukarıda anahatlarını çizmeye çalıştığımız şartlar altında attı. Boris Yeltsin, daha önce ulusal siyasette esamesi okunmayan bu eski KGB görevlisini 16 Ağustos, 1999’da başbakanlığa atadığında, onun da, kendisinden önceki pek çok 'Yeltsin'in başbakanı' gibi, siyasi ömrünün birkaç ay sonra noktalanacağı düşünülüyordu. Bu sıralarda Rus medyasında yer alan yorumlara bakılırsa, Putin'in en önemli özelliği 'sadakati' idi ve Yeltsin, onu tam da bu nedenle tercih etmişti: Amacı, sona ermekte olan iktidarının ardından, kişisel yolsuzluk ve pisliklerinin kurcalanmamasını sağlamaktı. İlerleyen günlerde, Putin'in temsil ettiği anlayışın, bundan çok daha fazlası olduğu görüldü. Vladimir Putin'in yıldızını parlatan, daha önce pek çok düzen politikacısının siyasi ölümünü hazırlayan Çeçenya sorunu oldu.
Reklam
Putin ile Rus Milyarderlerin Savaşı 1990'larda bürokrasinin kilit noktalarında bulunan isimler, yönetiminde oldukları kamu girişimlerini çok ucuza kapattılar. Rusya'nın petrol devi Yukos'un en büyük hissedarı Mikhail Khodorkovsky'nin tutuklanması sonrası, tüm dünyada gözler ülkedeki diğer patronlara çevrildi. Amerikan finans dergisi Fortune son
Dağıstan taarruzu ve sonun başlangıcı
Putin'in başbakanlık koltuğuna oturmasıyla aynı ay içinde, Suudi Arabistan ve Pakistan'ın doğrudan, ABD'nin ise dolaylı desteğini alan şeriatçı Vahhabi hareketi, kritik bir hamle yaparak, komşu Dağıstan'a girdi. İlan edilen amaç, Çeçenya ile Dağıstan'ı 'ortak şeriat bayrağı altında birleştirmek' ve 'Rusları def ederek bağımsız İslam devletini
Rusya-Ermenistan ilişkilerinde meydana gelen ciddi gelişme ve derinleşmeleri göz önüne aldığımız zaman bu daha açık bir şekilde kendisini hissettirmektedir. Ama, Rusya’nın Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki Karabağ sorunun çözümünde oynayacağı yapıcı ve sorumlu bir rol, Moskova’ya hem bölge siyasetinde hem de Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunların çözümünde aktif bir rol sağlayabilir. Şu da bir gerçektir ki Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin her iki ülkenin kendi dinamiklerine bağlı olarak değil de dış dinamikler sayesinde normalleşme sürecine girmesi bu normalleşmenin ne kadar sağlıklı olacağı yönünde çeşitli kuşkuları beraberinde getirmektedir.
Bu şartlar altında, Moskova, Ermenistan halkının isteklerini dikkate alan yeni bir dış politika anlayışıyla Ermenistan’a yaklaşması olağan ve akılcı bir yaklaşım olacaktır. Ermenistan halkı ciddi bir ekonomik kriz içerisindedir. Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi en çok Ermenistan halkının faydasına olacaktır. Bu süreçte Rusya eğer yapıcı bir tutum sergileyebilirse, Rusya, Ermeni halkı nezdinde kaybolmaya yüz tutan otorite ve etkisini yeniden kazanabilir. Bu durumun mutlaka bir politik getirisi olacaktır. Ancak, Rusya’nın Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesine katkıda bulunabilmesi için öncelikle Azerbaycan- Ermenistan arasındaki “Karabağ” sorununun çözümünde “tarafsız” bir politika izlemesi ve bu çerçevede mevcut sorunun çözümü için bir girişim başlatması yerinde bir diplomatik hareket olacaktır.
269 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.