5.5/10
5 People
12
Reads
0
Likes
539
Views

Elnur Hasan Mikail Quotes

You can find Elnur Hasan Mikail quotes, Elnur Hasan Mikail book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Rusya, Japonya ve Çin ile onyıllardır süren gerginlikleri dindirmek için çaba göstereceğini böyle ilan etti. Yeltsin, Haziran 1996'da Federasyon Konseyi'nde yaptığı konuşmada, Asya-Pasifik'i 'Rusya'nın üçüncü önceliği' olarak niteledi. İlk iki öncelik ise Bağımsız Devletler Topluluğu ve Batı Avrupa'ydı. ABD, gelişen hoşnutsuzluğa paralel olarak, Asya'nın ardına düşmüştü. Asya'daki öncelik ise, Çin ile 'stratejik ortaklık' idi. Konuşmada, Japonya ile bir barış antlaşması imzalayıp işbirliğine gitmekten de bahsediliyordu. NATO'nun doğuya yayılmaktan vazgeçmemesinin üzerine bir de Kosova saldırısı gelince, Moskova, bölgedeki faaliyetlerini daha da üst noktalara tırmandırdı. Kasım 1995'te, Savunma Bakanı Pavel Graçev, 'NATO'nun doğuya genişlemesine karşı Rusya'nın Doğu'da yeni müttefikler arayacağını' ilan ediyordu. Bu doğrultuda; Rusya ile Çin ve Hindistan arasındaki ilişkiler, hızla gelişti, hatta Rus politikacılar, üç devlet arasında bir 'stratejik üçgen' kurmaktan bahsetmeye başladılar. Bütün engellere rağmen kurulma olasılığı giderek yükselen bu 'üçgen'in, ABD hegemonyasına karşı bir odak olmak hedefini taşıyacağı açıktır. Yine de Rus emperyalizmi, ilan ettiği önceliklere bağlı olarak, Asya ile Avrupa'daki çıkarlarını birbirlerinin karşısına koymayan dengeli bir tutum izlemek durumunda. Bu 'denge', bugün 'Avrasya yaklaşımı' olarak anılan politikanın da temel taşıdır. Yorumcu Karen Brutents'e göre, bu yaklaşım 'objektif olarak, Rusya'nın hem Avrupa, hem Asya'daki merkezi coğrafi pozisyonu ve fiziksel varlığını güçlendirmektedir.'
Rusya 'Realpolitik' Sahnesinde Bu noktada, Putin döneminde Rusya'nın uluslararası alanda başlattığı ataklara yakından bakmak gerekiyor. SSCB'nin çöküşünden sonra Amerikalı ideologlar tarafından sıkça dile getirilen saptamalardan biri, ABD'nin uluslararası politikada artık 'ideolojik engellerden kurtulduğu' idi. Bu, Amerikan dış politikasının, sosyalist blok öncesi burjuva 'Realpolitik' (gerçekçi politika) dönemine yeniden 'kavuşması' anlamına geliyordu. Örneklemek gerekirse, geçmişte az ya da çok SSCB'nin 'etki alanı' olarak kabul edilen kimi ülkeler ile ilişkiler 'ideolojik engellere takılmadan' geliştirilebilecek, hegemonya projeksiyonu için yeni fırsatlar elde edilmiş olacaktı.54 Gerçekten de, son on yıl içinde Hindistan'dan Angola'ya kadar 'Sovyet etki alanındaki' bir dizi ülkenin emperyalist sisteme tam olarak dahil edilmesi çabasında gözle görülür bir yoğunlaşma yaşandı. Bu arada, Türkiye, Yunanistan ve Pakistan gibi kimi ülkelerin egemen sınıfları, 'soğuk savaştan sonra önemlerini kaybettikleri' yönünde hayıflanmalara başladılar. Ancak sorun, şu ya da bu emperyalistin 'ideolojik bağlar'dan kurtulması ise, bu bağların sadece ABD'nin kimi hamlelerini engellediğini düşünmek hatalı olur. ABD için geçerli olan, diğer emperyalistler, hele de 'sosyalist' maskesinden tamamen kurtulan Rus emperyalizmi için de pekala geçerliydi. Son yıllarda dünyanın belli başlı tüm emperyalistleri, 'Realpolitik'in çatışmalı ve tehlikeli sularında ilerlemeye başladılar.
Reklam
Putin'in Neo-Panslavist Rusya hayali
Putin Operasyonları Başlıyor Bu kapsamlı 'milenyum konuşması'ndan çıkarılabilecek ilk sonuçlardan biri, Putin'in, 'ulus'u, Rus emperyalist burjuvazisinin çıkar ve politikaları arkasında birleştirme azmidir. Elbette, bunu sağlayabilmek için 'mazlum' pozisyonu ön plana çıkarılmakta, Sovyetler Birliği döneminde işçi ve emekçi kitlelere yönelik olarak yapılan coşkulu çağrılar, beceriksizce de olsa, taklit edilmeye çalışılmaktadır. Bir diğer sonuç ise, Rus burjuvazisinin 'kimlik' sorununa yanıt niteliğindedir: Putin ve onun temsil ettiği sınıf, SSCB dönemini 'kötü bir deneyim', bir 'sapma' olarak görmekte, dolayısıyla köklerini Çarlık Rusyası'nda kabul etmektedir. O özlenen 'Rus ideali'nin unsurlarından biri 'serbest piyasa'ya, diğeri ise 'geleneksel Rus değerleri'ne dayanmaktadır. Bu temelde sağlanmak istenen 'milli birlik'in gerici bir karakter taşıdığı açıktır, ancak buradan, ABD'nin durumdan 'memnun olacağı' sonucu çıkmamalı.
Rusya üzerindeki Amerikan siyaseti pek tutmamışa benziyor
Yargıçların eğitilmesinden kadınların statüsünün geliştirilmesine kadar akla gelen her konunun Albright'ın ilgi alanında olması, Rusya'ya yönelik saldırının kapsamı hakkında bir fikir veriyor olmalı. 2 ABD'nin, Rusya'nın 'dönüşümü' bağlamında hedeflediği temel amaçları, şöyle sıralayabiliriz: 1. Bankacılık Sektörü: 'Spekülasyondan ve
Amerikan Saldırısının Ana Hatları ABD'nin Rusya ve onun 'eski etki alanları' konusundaki küstahlığa varan politikasını, tanıdık bir isim, Bill Clinton döneminin dışişleri bakanı Madeleine Albright şöyle aktarıyor: 'Amerika'nın buradaki yaklaşımı, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, ülkelerin, geçmişin bir işe yaramayan alışkanlıklarından
Baltık'tan Kırgızistan'a kadar uzanan hattaki ABD-Rusya güç mücadelesi Soğuk Savaş dönemini hatırlatıyor
Reklam
Rusya-2010 planı ile ABD emperyalizminin karşısına yeni bir kutup merkezi olarak çıkmıştır. Türkiye de ise durum Rusya’nın tamamen tersidir. Özal ile ABD’ye teslim olan Türk ekonomisi batı etkisindeki yönlendirmelerle tam bir sömürgeleşme aşamasına gelmiştir. Ekonomik baskı altındaki Türk devleti de artık bağımlı bir yapıdadır. Türkiye bu aşamada yeni bir Atatürk beklemektedir.
Grigory Yavlinski
'ABD hükümeti bizi aptal yerine koydu. Bize, serbest piyasa ve hür toplum vaazları verirken, bir yandan da Washington'un tercihlerine en uygun küçük bir grubu hararetle desteklediler.'
Putin, 'Etkili Ekonomi' bölümünde, 'Batılı dostlara' açık bir uyarıda bulunuyor: 'Bir büyük güç olarak Rusya'yı mezara gömmek için çok erken.' Hemen ardından, Rusya'nın yapması gerekenler üç maddede sıralanmış: 1. Uzun vadeli bir kalkınma stratejisi, 2. Ekonomi ve toplumsal alanın devlet tarafından düzenlenmesi, 3. Rusya'ya uygun bir reform stratejisi. Bu stratejinin unsurları ise 'dinamik ekonomik kalkınma', 'enerjik bir sanayi politikası', 'rasyonel bir yapısal politika', 'etkili mali sistem', 'ekonomik-mali-kredi alanında kayıtdışı ekonomi ve örgütlü suçla mücadele', 'Rus ekonomisinin dünya ekonomik yapılarına sürekli entegrasyonu' ve 'modern tarım politikası'. Konuşmanın sonunda yapılan çağrı da dikkate değer: 'Son 200-300 yıldır ilk kez, Rusya, dünya devletleri arasında ikinci, hatta üçüncü lige düşme tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu tehdidi yok etmek için zamanımız kalmadı. Ulusun tüm entelektüel, fiziksel ve ahlaki güçlerini zorlamalıyız. Koordineli, yaratıcı çalışmaya ihtiyacımız var. Bunu kimse bizim için yapmaz. Her şey bize, sadece bize dayanmaktadır.'
Geri126
269 öğeden 261 ile 269 arasındakiler gösteriliyor.