Emir Ali Yağan Gönderileri
Emir Ali Yağan kitaplarını, Emir Ali Yağan sözleri ve alıntılarını, Emir Ali Yağan yazarlarını, Emir Ali Yağan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiçbir iş yapmadan akıl fendiyle paşa paşa geçinip giderdi
insan yaşlanınca tadı tuzu kalmıyor gevelediği lokmanın
Çocuklar yanıtsız kalan sorularını pek sorun etmez, an sonra unutur giderdi ama unutmazlardı dimağlarında yer eden çocukluk ezgilerini
O yılların zorunlu göçüyle başlayan insansızlık epeyce bir zaman sürdü. Doğup büyüdüğüm köyün merkezinde de hayat durma noktasında geldi. Neyse ki, uzak, yakın kentlerden, Avrupa ülkelerinden taşınan cenazelerle canlanırdı köyümüzde hayat.
Hasret, bu son yıllarda yoğunluk arz eden cenaze törenlerinde giderilir oldu
Açıp da kapamaya anahtar bulamadığım mahşerin kapısında bir ölümlü ne kadar bekleyebilir?
Eski insanlar toprağın kendilerinden ne istediğini bilir, verdikleri emeğin karşılığını da görürlerdi
Huzur vermeyenin kendisi de huzur bulmazdı
Ocağı başlarına yıkılmış adamlar, ocağı, ziyareti tanımaz oluyor demek ki, kötülük başa ayaklandığında ayakaltına düşen kötüye tutunuyor demek ki...
Eski bir inanca göre, bedeni ortalık yerde bırakılan ölülerin ruhu azap çekmeye devam eder. İstenen de budur zaten. Cesetleri defnetmeye kalkışmak, ölümcül riskler getiren bir eylemdir.
başkalarının ocağına düşen ateş, onlara duman görünürdü uzaktan! Belki de 'üç kişi vurulmuş daha ne olsun' demeye getirmiş o cevabı verirken, ne bileyim. Hayvanın alacası dışında insanın içindedir, derler
Yol, töre bilenler kanı kanla yıkamaya heves etmezlerdi.
Merhametleri olmayanların bağışlaması da olmaz
Amcaların birbirlerine hayran kurbandılar: Birbirleriyle yüksek sesle konuşmaz, beş kardeşin hiçbiri diğerinin adını ünlemezdi. Küçüğü büyüğüne kheko, büyüğü küçüğüne bıra diye hitap ederdi.
Annemin sözünü ettiği Arapça dualar kazılı, hamam tasına benzer, haylice de okkalı gümüş tas, özel kılıfı içinde, cetlerden kalan kutsal bir emanet olarak saklı duruyor. İmam Hüseyin’in hatırası olduğuna inanılan tasın kerametine inanan eskiler, hasta düştüklerinde o tastan su içmeye gelir; şifa bulduklarını düşünerek dönerlerdi evlerine