Ruhumun içinde bir ses, hücrelerimde bir nefes ve gönlümün düğmelerini çözen aşk!
Sen ki ait olmayı yaşatan, bakışındaki sisler giderken yavaşça fısıldayan sevgili
Zamanı kaybettiğim, dokundukça bütün iliklerine indiğim...
Geçen zamana, bakışlarına, hassas ruhuna yaralarına savrulduğum, saplandığım
Hiç çıkmak istemediğim bir zaman, duruyor nihayetinde, o bile pes ediyor.
Günaydın demenin güzelliği olmasa, ne yapardım acaba yeni günü...
Anlam seninle, ben seninle...
Şimdi biz akıp gidiyoruz ya böyle, akarken çoğalıp bağlanıyoruz ya birbirimize
Çiçeklerim senin gülüşünle açıyor, kavramlarım karşılıklarını buluyor
İçi boş olan her şey doluyor...
Günaydın sevgili!
Günaydın bir tane!
Günaydın aşk!
Hayatımı kendi haline bıraksam kendi rotasını çizebilir mi?
Ben ki; âciz kalıyorum karşında...
En çok bildiğim yerden unutuyorum "seni"...
Ben ki; ellerim bağlı, dizlerim çökük karşında...
En çok sevdiğim yerden avutuyorum "kendimi"...
Ben ki; yüreğim dilsiz, gözlerim fersiz karşında...
En çok sustuğumuz yerden bağırıyorum "bizi"...
Bizi seviyorum...
SEN'siz...
Bir katre acıyı paylaşmak bir yürekle, bu kadar zor olmasaydı şayet. Ya da anlatmak sana bunları böyle zorlamasaydı yüreğimi, böyle söylenmesi zor kelimelerle baş başa kalmasaydım, ya da iki kelimeyi bir araya getiremeyip devrik cümleler kurmasaydım belki de başka olurdu her şey. Katlanılması en zor dertlere ev sahipliği etmeseydi şu göğsümün ortasındaki yürek denen o organ, senin tam da yüreğinin ortasında bir yerlere kurulmana izin vermem bu denli zor olmazdı belki. Belki buralardan kaçıp gitmek kolay olsaydı seninle birlikte, belki de...