10.0/10
3 People
10
Reads
4
Likes
1,951
Views

Eren Akçiçek Quotes

You can find Eren Akçiçek quotes, Eren Akçiçek book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
lan.. =/ =/
1938 yılı Cumhuriyet Bayramı gecesi Boğaziçi vapurlarından birini tutan Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri, Dolmabahçe Sarayı önüne gelirler. Bandoları çalarken "Atatürk'ü, Atamızı görmek istiyoruz" sesleri göklere yükselir, Atatürk'ün hasta olarak yattığı odanın cam duvarlarında yankılar meydana gelir. Öğrenciler hep bir tarafa yığıldığından vapur batma tehlikesi bile geçirir. Çok kısa bir sürede bu sesler, bir uğultu, bir gök gürültüsü halini alır, denize düşen iki öğrenci kurtarılır. Hepsinin başı, gözleri pencerelerde bütün kalpler tek bir şey için, Atatürk için çarpmaktadır. Atatürk dışarıda ne olduğunu sorar. Kuleli Lisesi öğrencilerinin geçit törenine giderken kendisini görmek istedikleri söylenir. Hekimlerin karşı çıkmasına rağmen pencereye gitmek istediğini ve nedenini kesik kesik konuşarak şöyle açıklar: "Hayır, ben bugüne kadar bu asker ve bando sesinden güç ve ilham aldım, yaşadım. Ben gene onunla yaşayabilirim onları yakından bir kez daha görmeliyim ve doya doya bir kez daha seyretmeliyim." diyerek kalan son enerjisini toplar, kollarına girip pencerenin kenarındaki koltuğa oturtarak, tülü aralarlar. Gözleri nemli, eliyle gemiyi selamlar. Atatürk'ün pencereden görünmesi ile gemide kıyametler kopar. Öğrenciler hep bir ağızdan "Dağ başını duman almış" marşını gür sesle gırtlaklarını yırtarak söylerler. Atatürk mırıldanır: "Bu bayramlar ve yarınlar sizindir, güle güle çocuklar!..''
Sayfa 270Kitabı okudu
doğru. çok doğru. en doğru.
Kemal Atatürk, Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır.
Sayfa 275Kitabı okudu
Reklam
lann.. =/ =/
Atatürk'ün 1871'de doğan kardeşi Fatma, 1875'de veremden ölmüştür. 1874'de doğan Ahmet ve 1875'te doğan Ömer 1883'de aynı günlerde kuşpalazından (difteri) ölmüşlerdir. 1889'de doğan kız kardeşi Naciye'yi, kırk günlük iken dadıları Rabia Hanım yere düşürür ve kızın ayağı kırılır. O günün imkanlarına göre tedavi edilir. Ailenin bülbül dedikleri Naciye 1901 yılında vefat etmiştir. Çok sevdiği kız kardeşi Naciye'nin vefatı Atatürk'ü çok üzmüştü. Ertesi günü Naciye'nin mezarı başına gitmiş, saatlerce orada oturmuş, onun sevdiği bir türküyü yavaş yavaş söylemiş ve kendisini tutamamış, kız kardeşinin mezarını göz yaşlarıyla ıslatmıştı. Atatürk "Kardeşlerimin arasında en çok sevdiğim Naciye idi. Çocuk yaşının üstünde hisli duygulu ve öğrenmeye meraklıydı. Ben Harbiye'ye giderken kitaplarımı istemişti. Annemden onu okutmasını istemiştim Ne ablam Fatma'yı ne ağabeyilerim Ahmet ve Ömer'i hatırlamıyorum. Son ikisi aynı yıl 1883'de ben iki yaşındayken ölmüşler. Naciye, annem gibi sarışın, mavi gözlü, duru beyaz tenli idi. Tipik bir Yörük kızıydı, Makbule'ye hiç benzemezdi." der
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu olsun!
Atatürk, 12 Nisan 1934 akşamı İzmir'de İzmir Palas salonlarında Hakimiyeti Milliye Okulu fakir çocukları menfaatine verilen baloyu şereflendirir. Öğrencilerden Ali isminde bir çocuk ortaya gelir; fakat heyecandan bocalar, konuşamaz; derken küçük Ali coşar kendinden geçer, kollarını Ona doğru uzatarak içten gelen bir sesle: "Senin ismini andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda bir şeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah seni doya doya öpmek istiyorum" diye haykırır. O zaman o da kollarını açar "Öyleyse gel" der. Ali koşar boynuna atılır. Diğer çocuklar dururlar mı? "Bizde, bizde..." diye bağrışarak koşarlar. Öperler, öperler. Paşalar, Yaverler, herkes heyecandan ve sevinçten ağlamaktadırlar. Bir avuç Türk yavrusunun içten gelen coşkunluğu, onu sarsmış, heyecanlandırmıştır. Gözlerine dolan yaşları zapt etmek için dudaklarını ısırır, sonra heyecandan titreyen sesle yanındakilere dönerek: "İşte benim neslim bunlar! Bunlarla biz akranız" der.
Sayfa 56 - Güven Kitabevi
Mustafa Kemal'in özel hayatındaki kadınların bazı ortak özellikleri dikkati çekmektedir. Bunlar; aktif, hareketli, cesaretli, okumuş, kültürlü, entelektüel, kalabalık içinde konuşmasını bilen, fikrini söylemekten çekinmeyen, kişilik sahibi, bakımlı, zarif, zevkli kadınlardır. Bu kadınlar ağlamayacaklar, güçlü olacaklardır.
Sayfa 112Kitabı okudu
Atatürk, çoğunluğunu tarih öğretmenlerinin oluşturduğu kongre delegelerine Marmara Köşkünde 8 Temmuz 1932 günü bir çay ziyafeti verir. Bu çay sırasında öğretmenlerden biri Atatürk'ün kendisinden doğum tarihini öğrenmek ister. Atatürk "bunu niçin soruyorsunuz" der. Öğretmen de "kutlayacağız paşam, hiçbir yerde kesin bir tarih bulamadım" cevabını verir. Atatürk bu cevap karşısında "siz onu bırakınız, ben Anadolu'ya ne zaman çıktım? Onu bana söyleyiniz" der. Etrafını saran öğretmenler hep bir ağızdan "19 Mayıs 1919" diye bağırırlar. Bunun üzerine Atatürk; "Evet, işte kutlayacağınız gün o gündür" der.
Sayfa 8 - Güven Kitabevi
Reklam
kendisine içkinin zararlarını anlatan hasan rızaya Atatürk'ün cevabı
'Haklısın, bunları ben de bilmez değilim çocuk' dedi. Fakat ne yapayım ki içmeye mecburum. Kafam çok ama beni mustarip edecek kadar çok ve hızlı çalışıyor, vakit vakit onu uyuşturup biraz dinlenmek ihtiyacını duyuyorum... İçmediğim zamanlar uyuyamıyorum ıstırab içinde bunalıyorum.
Sayfa 102Kitabı okudu
"Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor."
10 Kasım 1938 günü sabahı Atatürk'ün gözleri kapalıdır göğsü mutemadiyen inip çıkmaktadır. Odada ve Sarayda derin bir sessizlik hüküm sürmektedir. Sağ tarafında baş ucunda Dr. Mim Kemal Öke duruyor, Dr. Mehmet Kamil Berk başını onun omuzuna dayamış ağlıyordu. Dr. Akil Muhtar Özden kendinden geçmiş, odanın içinde telaşlı adımlarla durmadan
Sayfa 271 - Güven KitabeviKitabı okudu
Atatürk'ten sabiha gökçene
"Sabiha kızım... Bak hayattayken çiçeklerimle ben kendim meşgul oluyorum onlara bakıyorum, baktırıyorum. Biz bakmazsak, baktırmazsak dillerimi var bizden su isteyecek gübre isteyecek, ışıklı bir yer ya da gölgelik isteyecek! Unutma nasıl olsa kader bir gün benim de kapımı çalarak bir başka dünyaya davet edecek... Çiçeklere bakmak, mezarıma çiçek getirmek sana düşecek o zaman bir kaç gül yeter de artar bile. Ama canlı olsun hayatiyet dolu olsun."
27 Eylül 1938
"Çok dermansızım Salih... Büsbütün başka bir adam oldum. Şu ellerimin haline bak...'' Elleri bir deri bir kemikten ibarettir, parmaklarının titremesinden sigarayı tutamayarak yorganın üzerine düşürür. Salih Bozok hemen alıp kül tablasına bastırır. Atatürk kesik kesik: "Ben büsbütün başka bir adam oldum. Hiç hafızam kalmadı! Değiştim, Salih... Artık o eski adam değilim" der.
Sayfa 223Kitabı okudu
437 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.