Afrodit’e dua ettim. “Yanlış tanrıçaya dua ediyorsun” dedi Alcaeus bağırarak. “O, bu tür şeyleri lanetlemez. Athena’yı dene. O bir savaşçı! Odysseus’u kurtaran o!”
bakışlarım ve her zaman renli ipek pelerinde sakladığım bir parça eğilmiş omurgamla kocakarı olacaktım herhalde. Gençliğim gidiyor ama kendime olan beğenim hiç bitmiyor. Elli ya şında hâlâ nasıl aşkı hayal edebiliyorum? Delirmiş olmalıyım!
Çoğu insanın kendilerinden daha kötü bir düşmanı yoktur. Bir erkek kılıcına ayağı takılıp tökezlemez ve kılıcının üstüne düşmez, fakat kendi penisine takılıp tökezler ve üzerine düşer.
Tanrıları terk etmeye hazır değilim henüz” dedim Ezop’a. Güldü. “Belki tanrılar seni bıraktığında hazır olursun.” Bu söz beni ürpertmişti. “Tanrılar olmadan nasıl şiir söylerim?” “Kendi sesinle.”
Keşke önemsemesem insanları!” dedim.
“Ah, keşke hepimiz öyle yapabilsek!”
“Öyleyse sen kendini iyi gün dostlan arasındaki bir yaban tavşanı gibi mi hissediyorsun
Gelecekte sadece hayvanlar hakkmda fabl yazacağıma yemin ettim” dedi Ezop. “Niye?” “Çünkü insanlar hakkmda yazdığında onları gücendirmen kaçınılmazdır. Am a hayvanlar hakkmda yazdığında, kötü kişi kendinin farkına varmaz fakat iyi olan hemen anlar.”