Erich Fromm

Erich FrommSevme Sanatı author
Author
8.5/10
6.1k People
33.9k
Reads
3,986
Likes
117k
Views

Erich Fromm Posts

You can find Erich Fromm books, Erich Fromm quotes and quotes, Erich Fromm authors, Erich Fromm reviews and reviews on 1000Kitap.
Freud'un kuramı, ikiciydi (dualist). O, insanı temelden iyi ya da temelden kötü olarak görmüyor; ama eşit ölçüde kuvvetli iki çelişik güç tarafından yönlendirildiğini düşünüyordu. Aynı ikici görüş, dinsel ve felsefi dizgelerin çoğunda dile getirilmiştir. Yaşam ve ölüm, aşk ve savaş, gece ve gündüz, ak ve kara bu kutupluluğun çok sayıdaki simgesel anlatımlarından yalnızca bazılarıdır.
Sokrates'e göre kötülüğün kaynağı, insanın doğal yapısı olmayıp bilgisizlikti; onun için kötülük, yanlışlıktı. Tevrat ise bunun tersine, insanın tarihinin bir suç edimiyle başladığını ve “itilimlerinin çocukluğundan itibaren kötü olduğunu" anlatır. Ortaçağın başlarında bu iki karşıt görüş arasındaki savaş, İncil'deki Adem'in düşüşü söylencesini nasıl yorumlayacakları sorusu çevresinde odaklanmıştı. Augustinus, insan doğasının düşme'den beri bozulmuş olduğunu düşünmekteydi. Yani her kuşak ilk insanın başkaldırışının neden olduğu bir ilençle (lanet) doğmaktaydı. İnsanı ancak kilise ve törenleri aracılığıyla iletilen Tanrı'nın bağışlaması kurtarabilirdi. Augustinus'un büyük düşmanı olan Pelagius, Adem'in suçunun salt kişisel olduğunu, kendisinden başka kimseyi etkilemediğini savunmaktaydı. Ona göre, sonuç olarak her insan, Adem'in düşme'den önceki güçleri kadar yozlaşmamış güçlerle doğmaktaydı. Suç, günaha kışkırtmanın ve kötü örneğin sonucuydu. Savaşı Augustinus kazandı, ama bu, insan anlığını yüzyıllar boyu belirleyecek -ve karartacak- bir yengi oldu.
Reklam
As­lında birbirleri için o yanıp tutuşmalar, deli divane ol­malar, daha önceki yalnızlıklarının derecesini göste­ren bir kanıtken, sevgilerinin şiddetinin ölçüsüymüş gibi kabul ederler.
Sayfa 24 - SAY YayınlarıKitabı okuyor
İnsan, inançsız yaşayamaz. Bizim kuşağımız ve sonrakiler için önemli olan bir soru, bu inancın liderlere, makinelere, başarıya duyulacak bir inanç mı, yoksa kendi üretici etkinliğimize ilişkin yaşantımız üstünde temellenen, insana karşı duyulan ussal bir inanç mı olacağı sorusudur.
Özgürlük ya da demokrasi düşünleri, her bireyin üretici yaşantısı üstünde temellenmedikleri, ona kendisini bu düşünlere inanması için zorlayan partiler ya da devlet tarafından sunuldukları zaman, usdışı inançtan başka bir şey olmayacak şekilde yozlaşırlar. Tanrı'ya duyulan mistik inançla bir tanrıtanımazın insanlığa duyduğu ussal inanç arasındaki ayrım, mistiğin inancıyla Tanrı'ya duyduğu inanç, kendi güçsüzlüğüne ilişkin kanısından ve Tanrı'nın gücüne ilişkin korkusundan kaynaklanan bir Kalvenistin inancı arasındaki ayrımdan çok azdır.
İnsanları etkilemek için tek ( ya da en iyi) çarenin, onlara rüşvet vermek olmadığını anlayabilmek, temelden degişmiş bir sosyo- ekonomik yapıya ve yine tümden yenileşmiş bir insan anlayışına dayanıyor.
Reklam
İnanç ve gücün karşılıklı olarak birbirlerini dışlamaları yüzünden, başlangıçta ussal inanç üstüne kurulmuş olan tüm dinler ve siyasal dizgeler yozlaşırlar. Eğer güce dayanıyorlar ya da giderek kendilerini onunla bağlaşık tutuyorlarsa en sonunda sahip oldukları etkiyi yitirirler.
Toplum dışına atılmaktan ve yalnızlıktan korkan bireyler, kendilerini çoğunluğa uydurmak zorunda hissetmektedirler.
Güce duyulan hiçbir ussal inanç yoktur. Güce boyun eğme ya da bu güce sahip olanların onu koruma istekleri vardır. Güç, insanların çoğuna tüm şeylerin en gerçeği olarak göründüğü halde, insanlık tarihi onun tüm insansal başarılar içinde en geçicisi olduğunu kanıtlamıştır. İnanç ve gücün karşılıklı olarak birbirlerini dışlamaları yüzünden, başlangıçta ussal inanç üstüne kurulmuş olan tüm dinler ve siyasal dizgeler yozlaşırlar. Eğer güce dayanıyorlar ya da giderek kendilerini onunla bağlaşık tutuyorlarsa en sonunda sahip oldukları etkiyi yitirirler.
Modern insan yapayalnız ve kaygılıdır. Özgürdür ama bu özgürlükten korkmaktadır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.