Arkansas State Üniversitesi’nde Afrika ve Hint Okyanusu tarihinin yanı sıra dünya ve çevre tarihi alanlarında dersler vermektedir. Lisansını College of William and Mary’de, tarih alanında yüksek lisansını Vermont Üniversitesi’nde, Afrika tarihi doktorasını ise Boston Üniversitesi’nde tamamladı. Araştırmaları, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıl Zengibar ve onun Batı Hint Okyanusu dünyasıyla ilişkilerine odaklanmıştır. Afrika tarihine olan ilgisini Gana, Nijerya ve Kame-run gibi Batı Afrika ülkelerinde geçirdiği çocukluğu tetiklemiştir. Tanzanya, Kenya, Yemen, Uman ve Massachusetts’de araştırmalar yaptı. Dhows and the Colonial Economy of Zanzibar, 1860-1970 (2004) ve (Jonathan Reynolds’la birlikte yazdığı) Trading Tastes: Commodity and Cultural Exchange to 1750 (2006) adlı kitapları yayımlandı.
... Gerçek ise, zorluk karşısında bile Afrika'nın bir yaşam ve çeşitlilik kıtası olduğudur. Yoksulluk vardır, ama aynı zamanda zenginlik de vardır ve bu zenginlik para ve mal şeklinde olmasa da, genellikle aile ve toplum şeklinde mevcuttur. Zorluk karşısında da sevinç ve kararlılık vardır. Afrika'ya ilk kez gelenlerin çoğu, sadece yoksulluk ve zorluktan dolayı şok yaşamazlar. Aynı zamanda bu şartların Afrika ruhunu yenilgiye uğratmak yerine Afrika ruhunun bunları yenilgiye uğratmış olduğu gerçeği de onları şaşırtır. Afrika'da hiç yaşamamış olanlar için bu tanımlanması zor bir paradokstur; ama bu, çok az insanın Afrika'ya sadece bir kez gitmesinin ve kıtadan ayrılan birçok Afrikalının daha sonra geri dönmesinin sebeplerinden biridir. Afrika pasif olarak dışarıdan gözlemlenirse, ölüm imgeleri bombardımanına yakalanılır. Afrika'da bulunulursa, yaşamın canlılığının ta kendisi ağır basar.
Vergilendirmenin birçok çeşidi vardı; bunların bazıları oldukça yaratıcıydı. Erken dönemde Afrikalıları vergilendirmenin en yaygın yöntemlerinden birisi, hane vergisiydi. Vergi tahsildarları bir kasaba veya köyü ziyaret eder, çatıları sayar ve topluma, ev sayısına dayalı bir vergi faturası çıkartırdı. Buna karşı hızlı bir şekilde geliştirilen bir çözüm olarak daha az sayıda ama daha büyük evler inşa edildi ve böylece yetkililer kelle vergisi (kişi başına vergi) ve ölçek değişikliğinden daha az etkilenecek başka şeylere dayalı vergiler gibi diğer türde vergilere geçtiler. Örneğin Zengibar'da adanın balıkçı toplumlarını para ekonomisi ve vergi dünyasına çekmek anlamına gelen bir kano vergisi vardı.
Amerikalılar ve Avrupalılar bisiklet ve piyano istedikleri için, buharlı gemiler kauçuk ve fildişi toplayarak ve arkalarında cesetler ve kesilmiş eller bırakarak Kongo havzasını dolaştılar.
Xhosa halkının bu durum karşısındaki tepkisi, durumun kendisi kadar çaresizdi. 1850'lerin ortasında Hristiyan öğretisinden kısmen etkilenmiş olduğu görülen Nongqawuse adlı genç bir kıza "vahiy" indi. Sifu-
ba-Sibanza ve Napakade adında iki ilah, Xhosa halkı için vahye dayanan
bir değişim getirecekti. Buna göre, Xhosa halkı sürülerini öldürürse,
tüm tahıllarını tahrip ederse ve kaplarını kırarsa, onlar için yeni bir çağ
doğacaktı. Bu iki ilah, Xhosa halkının sürülerini yeniden toplayacaktı.
kapları tahılla dolup tașarak geri dönecekti, ataları geri gelecekti ve
beyazlar da denize sürülecekti. Xhosa halkının bunu denemeye istekli
olması bile, durumlarının ne kadar vahim olduğunu açıkça göstermektedir.
1857 yılında sürülerini öldürmeye ve tahl stoklarını tahrip etmeye
başladılar. Ancak ataları geri gelmedi, sürüleri mucizevi bir şekilde geri
dönmedi ve beyazlar inatçı bir şekilde yerlerinde durmaya devam etti.
Aynı tarihlerde bir akciger hastalığı salgını bölgeye yayıldı, katliamdan geriye kalan büyükbaş hayvanları öldürdü. Ardından korkunç bir kıtlık geldi. Binlerce insan öldü, binlercesi de göçmen ișçi olarak Cape Sömürgesinde iş aramak zorunda kaldı. Xhosa Hayvan Katliamı, Ingilizler
için mükemmel bir fırsata dönüştü. Bir yandan Xhosa halkının kalan tüm gücünü silip süpürdü, diğer yandan da Cape'de çok ihtiyaç duyulan işgücünü sağlamış oldu.
Portekizlilerin on beşinci yüzyılın başında Atlantik'i keşfi, yeniden fethin(reconquista), yani Müslümanların hakimiyetindeki İber Yarımadası'nın Müslümanlardan geri alınmasına yönelik askeri girişimin bir tür denizcilikte uzantısıydı.
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
Pek çok insanın ve insan topluluklarının ilgi duyduğu, hakkında bilgi edinerek merakını gidermek istediği bir coğrafyadır Afrika. Fakat bu arayış çabası sonucunda ulaşılan veriler, genelde Afrika gerçekliğiyle pek de örtüşmez. Temelde bunun birçok nedeni vardır. Bölgenin coğrafi anlamda uzak kalmış olmasının ve küresel emperyalist propagandaların kasıtlı spekülatif çarpıtmalarının da bu yanılmaların oluşmasında parmağı vardır. Bölgenin fiziksel şartları, bölge insanının yaşayış biçiminde, kıyafet tercihinde ve gündelik alışkanlıkları üzerinde nasıl etkili olmuşsa insanlar da fiziksel şartlar üzerinde belirleyici olmuştur. Bu anlamda aralarında çift yönlü bir etkileşim olduğu ifade edilmelidir. Afrika kölelik kurumunun en uzun ve en yoğun biçimde var olabildiği bir pozisyondadır. Bunun yanında itikâdi anlamda ilk olarak Hristiyanlığı benimsemişlerdir. İslam ordularının bölgeye ulaşmaları ile birlikte Türk-İslam kültürü bölge halkında epey kabul görmüş ve geleneksel anlamda bir bağlantı kurulmuştur. Zaman içerisinde dönüşen dünyada kapitalist ekonomik modele uyum sağlamış, yeni dünya düzeninin çarkları arasında sisteme entegre olmuşlardır.