Öğrendim.
Başkasının yüzüne onu önemsiyormuş gibi bakmanın ayıbını, oyunlar geçti. Komşular aradılar; öksürüğün nasıl oldu diye, yemek getirdim evde yoktun diye, sen çiçeklerini suladım diye, ümitsizlikler geçti.
Oturup ağladım sonra tüm bu geçip gidenlerin rahatlığından. Ağaçlar gibi döktüm kuru yapraklarımı, yenilendim, tazelendim. Yeni köklenmiş bir fide gibi berrak, umutlu ve huzurlu şimdi zihnim. Ne öfkem kaldı, ne özlemim.
Hepsi geçti.
Hepsi geçti.
Sevgili Ezgi Ayvalı’dan Kırk Kabuklu Çekirdek; insana dair ne varsa sentezleyen harika bir roman.
Bir adam, bir kadın… İnanılmaz bir derinlikle okuyoruz adamın ait olamama duygusunu. Yitirdiklerinin yoksunluğundan kaçmak için sığındığı bilgisayar oyunu yüzünden sanalla gerçek arasında... Yaşadığı derin bir acı var, bir vicdan yükü; ihmal
Karanlık ve kasvetli bir labirentin içinde kaybolmuş , gerçek ve rüyaları birbirine karışmış,telefon oyunları ile kendinden kaçan bir adam ve çok sevdiği kadınının
hikayesidir. Kurgusu sondan başlangıca doğru yol alıyor. Kitabın sonuna geldiğinizde her şeyin başladığı yere gelmiş oluyorsunuz . Kitap okurken yazarın o kitabı yazdığı anları hayal ederim. Ezgi Ayvalı’ nın derinliğinin asla bu yüzyıla uygun olmadığı düşünüyorum. Çok başka zamanların yazarı. Ama iyi ki var . Ve hep yazmalı…
Selam sevgili okur!
Kırk Kabuklu Çekirdek bir çoğunuza tanıdık gelecek bir hikâye barındırıyor. Çünkü günümüzden karakterler var içerisinde günümüzde yaşamakta olduğumuz sorunlar, şikayetler ve bizi derinden etkileyen duygular. Fakat alışık olmadığınız bir şey de var, hikaye tersten akıyor. Yani okumaya başladığınız andan itibaren zaman ileri doğru değil, geri doğru akmaya başlıyor. Sorunların nedenlerini anlamak için bence güzel bir yöntem.
İnsanların en temel sorunlarından biri olan iletişimsizlik başarılı bir şekilde ele alınmış, üstelik iki taraf açısından da değerlendirme şansı sunuyor size.
Kendi yalnızlığını anlatmak isteyen bir kadın ve kadının yalnızlığını anlamadan kendi yalnızlığını davranışları ile dışa vurmaya çalışan bir adam.
Etrafımıza baktığımız zaman görüyoruz ki herkes yalnız ve kimse birbirini anlamıyor, fakat durup düşünmek gerekmez mi? Dinlemeden anlayamayız ve anlamadan da asla anlatamayız.
Konuşmamanın ve dinlememenin sonucunda ortaya çıkan sorunlarla devam ediyor olaylar. Farklı yan karakterler de var fakat temelde bir çift üzerinden ilerliyorsunuz Okurken iki karakterle de empati yapmanız olası. Ayrıca Ezgi Ayvalı'nın naif kalemi bu hikayeye ayrı bir incelik ve derinlik katmış.
Çok keyif alarak okuduğum ve kendimce çıkarımlarda bulunduğum kitaplardan biri oldu.
Herkese keyifli okumalar dilerim
İsterseniz YouTube kanalıma da bakabilirsiniz.
youtube.com/c/EL%C4%B0FBEGE...