Anne babasının tek çocuğu olan Fatih Gezer küçük yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladı. Grup Hertelden ve Ötekiler Müzik Topluluğu adlı gruplarda solist ve gitarist olarak yer aldı. 2012 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü birincilikle bitirip, yüksek lisans eğitimine devam etti. 2013 yılında yönetmenliğini yaptığı Kazova Direnişi: İşgal Et, Diren, Üret! adlı uzun metraj belgesel 9. İşçi Filmleri Festivali kapsamında gösterildi. Aynı yıl Çirkin Adamlar adlı sohbet-eğlence içerikli televizyon programında sunuculuk yaptı. 2016 yılında söz ve bestesi kendisine ait olan beş şarkılık Anlarlar mı? adlı albümünü yayımladı. Düşün adlı derginin genel yayın yönetmenliğini sürdürmekte olan Fatih Gezer günlük yayımlanan bir gazetede köşe yazarlığı da yapmaktadır. "Ölüler Kıraathanesi" adlı romanı 2020'nin ocak ayında Alfa Yayınları'ndan çıktı. Edebiyat ve müzik çalışmaları devam eden sanatçı, Dünya Madenciler Günü'nde söz ve müziğini kendisinin yaptığı "Gerisi Hayat" adlı şarkıyı yayımladı. Yazar evli ve iki kız çocuğu babasıdır.
🌿Merhabalar🌿 #188501228 E-KİTAPLAR
Telegram E-kitaplar t.me/Pdf100000kitapa...
Sayfama gelip bu iletiyi okuyorsan, bence kitap önererek yorumunu da ekleyebilirsin, şimdiden teşekkürler 🙏🙏 Her öneri birbirinden değerli benim için🥰
Değerli önerilerinizden oluşan kitap listesi;
''...bense iki çantayla başka bir ülkeye sığınmış mülteci gibiydim. Dillerini bilmediğim için ağzıma geleni söyleyemiyor, yabancısı olduğum bu dünyadan ürktüğümden birinin gözlerinin içine bakıp susamıyordum bile! Yaşadıklarım beni değiştirmişti. Kozası düşüp yarıldığı için kelebeğe dönüştüğünü sanan bir tırtıldan farksızdım.''
"Bir insan kaybetmeye alışmışsa, her ne kadar kazanmak istese bile elleri ve ayakları onu kaybetmeye zorlardı."
Ölüler Kıraathanesi Fatih Gezer'in geçen yıl 2021Vedat Türkali İlk Roman Ödülünü almış ödüllü ilk romanı. Biraz tekerleme gibi oldu ama doğrusu bu :)) Bu günler de ise yazar, henüz çiçeği burnunda yeni romanı Suni
2023/4. Kitap: Ölüler Kıraathanesi.
Fatih Gezer'den okuduğum ilk kitap.
Ölüler Kıraathanesi, 336 sayfalık bir romandır.
Ölüler Kıraathanesi'nde; bir kıraathanede gerçekleşen baskın ölenlerin gözünden müthiş bir üst kurmaca ile okura aktarılıyor. Yazarın çok samimi ve akıcı bir dili var. Okuru kitaba bağlayan, anlatımıyla okura yeni
Suni Tebessüm’ü şimdi bitirdim. Edebiyat eleştirmeni ya da yorumcu değilim ama bu kadar yükselince yazmadan edemiyorum.
Fatih Gezer, ikinci kitabı taze çıkan yeni bir yazar olmasına rağmen kalemi kırk yıldır işleyen ve artık kimseye bir şey ispatlamak zorunda hissetmeyen bir doymuşlukla yazıyor belli ki. Sanırım ilk kitabında bile bir satır da olsa ‘acemi kaygı’ kokusu olmaması bundan. Bu toklukla, kendinden emin ama asla özenini yitirmeden, yormadan, tertemiz, mis gibi bir ustalıkla anlatıyor hikayesini. Okur olarak daha ilk sayfadan güven veriyor. “Gel” diyor sakin sakin, “Seninle biraz yürüyelim şöyle, anlatacaklarım var.” Ufak bir “Acaba?” bile dedirtmeden peşine düşürüyor okurunu.
İlk kitabı Ölüler Kıraathanesi çok iyi bir romandı, Suni Tebessüm de çok iyi bir roman. Biri diğerinden daha iyi olamayacak kadar iyi iki romanı da. Ama Suni Tebessüm, aynı zamanda çok iyi bir film. “Üç, iki, bir kayıt!” demiş ve kelimelerle usta işi bir film çevirmiş, okuruna kağıttan perde germiş, “Hadi bakalım buyurun seyredin” demiş Fatih Gezer. Hayretle, merakla, hayranlıkla okudum, izledim. Ayakta alkışladım. Tebrik ederim. Okuyucusu, seyircisi bol olsun! Kesinlikle olur zaten.