Fatma Nur Kaptanoğlu

Fatma Nur KaptanoğluHomologlar Evi yazarı
Yazar
Editör
7.1/10
96 Kişi
228
Okunma
17
Beğeni
2.105
Görüntülenme

Hakkında

Unvan:
Türk Yazar

Okurlar

17 okur beğendi.
228 okur okudu.
4 okur okuyor.
81 okur okuyacak.
4 okur yarım bıraktı.
Reklam

Editörlük Yaptığı Kitaplar

Tümünü Gör

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Bir tablosun Sonya," demek geliyor içimden. Çok güzel bir tablo. Sana bakmaya doyamamayı daha nasıl anlatabilirim ki.
Sayfa 28
Reklam
Homologlar Evi
Mahallendeki insanların evine zorla girmeye çalışmasıyla durmadan gelen bildirimlerinin arasındaki fark nedir? Bu kadar kolay ulaşılmak tüylerini ürpertiyor.
Sayfa 30 - DedalusKitabı okudu
Henüz delirmediğim bir pazardı. Delirmeye yeltenmediğim bir pazar.
“Daha ne kadar sürükleyebilir ayaklarına bağladığı geçmişini?”
Sayfa 43 - Raskol'un Baltası YayınlarıKitabı okudu
Doğanın bana tam şu anda bir işaret göndermesi gerek. Ani bir yağmur, deprem, kum fırtınası. Hiç fark etmez.
Fatma Nur Kaptanoğlu
Fatma Nur Kaptanoğlu
Reklam
Bir yağmur bile yağdıramayacaksak sevgilim karşılaşmamızın ne anlamı vardı?
Fatma Nur Kaptanoğlu
Fatma Nur Kaptanoğlu
Karlı bir malatya sabahından günaydınnn
İnsan ne tuhaf. Yapmak istediği yahut istemediği ne varsa bir âna, bir işe, bir başka "şey"e bağlamak istiyor bunu. Suçlamak, bahane etmek için ya da nasıl diyelim, bilirsiniz işte. Fatma Nur Kaptanoğlu başka bir öyküsünde, "Doğanın bana tam şu anda bir işaret göndermesi gerek. Ani bir yağmur, deprem, kum fırtınası. Hiç fark etmez." diyor ve varlığından emin olamadığımız bir şarkı çalıyor: "Bir yağmur bile yağdıramayacaksak sevgilim karşılaşmamızın ne anlamı vardı?" Sonra şarkı bitiyor.
Fatma Nur Kaptanoğlu
Fatma Nur Kaptanoğlu

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
104 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Başkasının yerini tam olarak tutabilen şeyler vardır diye tahmin ediyorum. Misal çilek reçeli benim için vişne reçelinin yerini tutabiliyor. Kahve yoksa çay, çay yoksa kahve de keza öyle. Yeşil atkım mavisinin yerini tutuyor çünkü siyah kabanıma ikisi de pek yakışıyor. Ama büyümeyi bekleyen bir bedenle çoktan büyümüş olan birbirini tutmuyor. Acı çekmiş olan ile acı çekiyor olan da aynı değil.. . Fatma Nur Kaptanoğlu on ‘an dökümü’ gösteriyor bize. Ekşi mayalarından yuva kuran adamı, kaküllerini seven küçük kızı, yerde ölü yatan kediyi.. İlk öyküden son öyküye yükselen bir gerilim de var inceden. Bu gerilim sizi çarpacak türden değil. Biraz buruk bir gerilim, anlaması güçleşip hissettirdikleri derinleşiyor. Ve son öykü de şöyle diyor ‘en sona kendimi sakladım’ Bir Birhan Keskin dizesini anımsatıyor : ‘İçimi açtım sana, içini açmak için.' Planlı değil cümleleri, biri bir öncekinden çok ayrı olabiliyor. Deftere alınmış notlar gibi an’a uygun, an ile birlikte. . Öyküleri farklı bir ses algılıyorsam seviyorum. Homologlar Evi’ni sevdiğim gibi. Kaptanoğlu roman yazarsa da seveceğimi hissediyorum. . Sona iliştirdiği spotify listesi de ne güzel!
Homologlar Evi
Homologlar EviFatma Nur Kaptanoğlu · Dedalus Kitap · 201994 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
82 günde okudu
Homologlar Evi’ni okuduktan sonra şöyle demişim: “Sarı çizginin berisinde dikilip de sınırı geçmeyi düşünenlere göz kırpan bir perspektif.” Makul bir yaklaşım olmuş yanılmadığım için mutluyum. Yine de okur yorumlarına ve yaklaşımlarına baktığımda sınırı geçmeye pek hevesli fazla insan olmadığını görmek üzücü. Dilin daha fazla dönüşmesi için deneme
Ateşten Atlamak
Ateşten AtlamakFatma Nur Kaptanoğlu · Can Yayınları · 202181 okunma
Reklam
64 syf.
6/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Kaplumbağaların Ölümü yazarın ilk kitabı. Bir ilk olması sebebiyle sanıyorum ki yeri de ayrı. Kitap benim için her bir öyküyü okurken aşama aşama açılmaya başladı. Öykülerin dizilimi ve bir araya gelişleri her bir cümle bitimiyle birlikte tabiri caizse vites artırıyor. Kimi öykü kısa, kimi öykü diğerine göre daha uzun; ama bana göre dili kullanma yolundaki uğraşı doğrultusunda her biri kendi içerisinde tam ve de olay kurgusuna, karakterlere uygun biçimde tasarlanmış, aktarılmış/anlatılmış. Bu değişimler sebebiyle kimi okur yazarın bu kitabını bir arayış olarak görüyor, yani kendi yazım dilini/tarzını ortaya koymakta bir gelişim süreci olarak tanımlıyor. Bu konuya bir noktada katılıyorum. Çünkü bence yazmak başlı başına bir arayış ve yazarın kendi dilini bulmasında bir araç ve de süreç aynı zamanda. Bu bağlamda, yazarın kendine has bir anlatımı oluşturmaya başlamış olduğunu hatta kimi yerde çoktan kendisi olduğunu görmek ve de satır aralarındaki o heyecanı paylaşmak açıkçası keyifliydi benim için.
Kaplumbağaların Ölümü
Kaplumbağaların ÖlümüFatma Nur Kaptanoğlu · Raskol'un Baltası Yayınları · 201753 okunma