Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Fatma Nur Kaptanoğlu
Fatma Nur Kaptanoğlu Yorumları ve İncelemeleri
Fatma Nur Kaptanoğlu yorumları ve incelemelerini, Fatma Nur Kaptanoğlu kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Fatma Nur Kaptanoğlu puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başkasının yerini tam olarak tutabilen şeyler vardır diye tahmin ediyorum.
Misal çilek reçeli benim için vişne reçelinin yerini tutabiliyor.
Kahve yoksa çay, çay yoksa kahve de keza öyle.
Yeşil atkım mavisinin yerini tutuyor çünkü siyah kabanıma ikisi de pek yakışıyor.
Ama büyümeyi bekleyen bir bedenle çoktan büyümüş olan birbirini tutmuyor. Acı çekmiş olan ile acı çekiyor olan da aynı değil..
.
Fatma Nur Kaptanoğlu on ‘an dökümü’ gösteriyor bize. Ekşi mayalarından yuva kuran adamı, kaküllerini seven küçük kızı, yerde ölü yatan kediyi.. İlk öyküden son öyküye yükselen bir gerilim de var inceden. Bu gerilim sizi çarpacak türden değil. Biraz buruk bir gerilim, anlaması güçleşip hissettirdikleri derinleşiyor. Ve son öykü de şöyle diyor ‘en sona kendimi sakladım’
Bir Birhan Keskin dizesini anımsatıyor : ‘İçimi açtım sana, içini açmak için.' Planlı değil cümleleri, biri bir öncekinden çok ayrı olabiliyor. Deftere alınmış notlar gibi an’a uygun, an ile birlikte.
.
Öyküleri farklı bir ses algılıyorsam seviyorum. Homologlar Evi’ni sevdiğim gibi. Kaptanoğlu roman yazarsa da seveceğimi hissediyorum.
.
Sona iliştirdiği spotify listesi de ne güzel!
Homologlar Evi’ni okuduktan sonra şöyle demişim: “Sarı çizginin berisinde dikilip de sınırı geçmeyi düşünenlere göz kırpan bir perspektif.” Makul bir yaklaşım olmuş yanılmadığım için mutluyum. Yine de okur yorumlarına ve yaklaşımlarına baktığımda sınırı geçmeye pek hevesli fazla insan olmadığını görmek üzücü. Dilin daha fazla dönüşmesi için deneme
Kaplumbağaların Ölümü yazarın ilk kitabı. Bir ilk olması sebebiyle sanıyorum ki yeri de ayrı. Kitap benim için her bir öyküyü okurken aşama aşama açılmaya başladı. Öykülerin dizilimi ve bir araya gelişleri her bir cümle bitimiyle birlikte tabiri caizse vites artırıyor. Kimi öykü kısa, kimi öykü diğerine göre daha uzun; ama bana göre dili kullanma yolundaki uğraşı doğrultusunda her biri kendi içerisinde tam ve de olay kurgusuna, karakterlere uygun biçimde tasarlanmış, aktarılmış/anlatılmış. Bu değişimler sebebiyle kimi okur yazarın bu kitabını bir arayış olarak görüyor, yani kendi yazım dilini/tarzını ortaya koymakta bir gelişim süreci olarak tanımlıyor. Bu konuya bir noktada katılıyorum. Çünkü bence yazmak başlı başına bir arayış ve yazarın kendi dilini bulmasında bir araç ve de süreç aynı zamanda. Bu bağlamda, yazarın kendine has bir anlatımı oluşturmaya başlamış olduğunu hatta kimi yerde çoktan kendisi olduğunu görmek ve de satır aralarındaki o heyecanı paylaşmak açıkçası keyifliydi benim için.
104 syf.
7/10 puan verdi
Genç bir yazar Fatma Nur Kaptanoğlu. Ateşten Atlamak öykü kitabı ile de Vedat Türkali Öykü Ödülü kısa listesinde. Özgün ve sıradışı bir anlatımla karşılıyor bizi kitap. 10 sıradan konuya farklı bir anlatımla yaklaşmış oluyorsunuz öykülerin sonunda. Ben severek okudum.
Yalnızlık, sevgi, endişe, görmek, bakmak, empati, hatta bir belgeseli izlerken hissedilenler... Hepsi var bu minik öykülerde. Öykülerin normalliğini, anlatımı ve kendine özgü tarzıyla farklılıştırmış Fatma Nur Kaptanoğlu. Öykülerde bahsedilen tabloları bir anda kitapta görebiliyorsunuz ya da Google'dan yapılan araştırmanın sonucunu.
Öyküler arasında kitaba ismini veren Homologlar Evi, Ekşi Mayalı Ekmeklerden Raif Bey Yapmak ve Haksızlıklar Listesi en sevdiklerim oldu.
Son öykü olan F.'nin Yıllara Göre Duygusallık Oranı' nda bahsedilen F. yazarın kendisi mi değil mi düşünmeden edemiyorken bırakılan karekod ile harika bir dinleme listesi uğurluyor sizi.
Farklı bir anlatımla karşılaşmaya hazırım diyorsanız tam o noktada bekliyor sizi Homologlar Evi. Keyifli okumalar.
“Yok” diyorum, “kırkıncı gün duası olamaz.” Acı taptaze henüz. Acı, burnun hemen ucunda, mor eşarplı kadın gibi, tir tir titriyor. Acı, okula yeni başlayan, saçları iki yana örgülü, solak ama solaklığını yeni keşfedecek bir kız kadar toy. “Yok Yok. Kırkıncı gün olsa” diyorum, “acı böyle olmazdı.”
Yukarıdaki alıntı ile yazar beni cezbetti ve
Şimdiye kadar en düşük puan verdiğim kitap bu herhalde. İncecik olmasına rağmen de bu kadar zorladı. Yeni dönem Türk öykücüleri özellikle okumaya çalışıyorum, yeni yeni yazarlarla tanışmak istiyorum. Çok merak etmiştim; kapağını, adını sevmiştim. Kadın yazar olması da benim için artı puan. Ve yepyeni bir yayınevi. Ama olmadı yani. Yazarın bir kitabını daha aldım. Onu da deneyeceğim bakalım.
Kitap, yazardan okuduğum ikinci kitap oldu. Daha evvel Kaplumbağaların Ölümü isimli öykü kitabını okumuştum. Yazar, öykülerinde gündelik hayattaki sıradan insanları karakterleri olarak seçiyor. Ancak öyküleri okurken fark ediyoruz ki; yaşam akarken belki de sokakta yanından geçiverdiğimiz, otobüs durağında rastladığımız veya bir arka sokağımızda oturan bizim için sıradan olan birisinin sıradışı bir yaşamı olabilir. Kendisi için sıradışı bir yaşam elbette. Zaten herkes kendi sıradan yaşamının sıradışı karakteri değil midir? İşte, Fatma Nur Kaptanoğlu'nun karakterleri de böyle. Sıradanlığın yakından bakıldığında sıradışı olabileceğini fark ediyorum onun öykülerini okurken.
Ateşten Atlamak
Ateşten Atlamak Fatma Nur Kaptanoğlu'nun 2022 Sait Faik Öykü Ödülü kısa listede yer alan kitaplardan biri. Yazarın yolu açık olsun.
Kitap iki uzun öyküden oluşuyor. Birinci öykü bir halk geleneği olan Hıdrellez ve dilek tutma üzerinden, toplumca onaylanmayacağı bilinen bir aşkın gizli ateşi, bekleyişi ve dilekleri izleğinde
Herkese selamlarr
Koskoca tatil nasıl bitti anlamadım diyenler beğensin
Şimdiden mutlu bir hafta diliyorum sizlere ve yorumuma geçiyorumUzun zaman sonra okuma alışkanlıklarımı değiştirme kararı aldım ve klasiklerden uzaklaşarak biraz daha çağdaş eserler okumaya başladım.Bu çağdaş kitaplardan biri de “Ateşten Atlamak”oldu.
Kitabımız iki tane uzun öyküden oluşmakta. Bunlardan biri olan “Ateşten Atlamak”adlı öyküde yasak bir aşk yaşayan kahramanımızın içsel bunalımına, içinde olduğu karmaşaya, bir sır saklamanın ağırlığına tanık oluyoruz. İkinci öykü olan “Daha Uygun Bir Kader”de ise “Abaven” adlı başkarakterin babasına duyduğu öfkeyi,kardeşini kaybetmesi üzerine unutamadığı acıyı,büyük şehre kaçışını ve pişmanlıklarına tanık oluyoruz.
Şans verilmesi gereken,benim okuduğum birçok eserden farklı bir kitap.Sevemediğim kısım ise öykülerin sonunda bir hareketlilik ve heyecan olmaması idi.İkinci öykü ise biraz daha durağandı.Olayların akışına kapılıp, kendimizi bir macera dizini içinde bulacağımız bir kitap türü değildi. “İki farklı ve aykırı insanın gözünden hayata bakmak” şeklinde okursanız,kitabı daha çok seveceksiniz
Şimdiden herkese iyi okumalar dilerim
Tariflerce
Fatma Nur Kaptanoğlu öyküleriyle yarattığı çerçevelerin içine sığdırdıklarını okurlarına başarıyla sunan bir yazar. Her öykünün kendine ait bir dinamiğe sahip olmasına ek olarak dili kullanım şekline eklenen günceli yakalayan görsellerle zenginleşen bir kalemi var. Ekşi Mayalı Ekmeklerden Raif Bey Yapmak misal, ne de sade bir temeli vardı. Fakat ne çok şey anlatıyordu okuruna. Sanırım en çok da bu yüzden okumaya devam edeceğim bir yazar olacak. Yaşamlara, anlara, konuşulmayanlara, ölü kedilere, martı çığlıklarına, terleyişlerimize, nefeslenişlerimize anlam katan bir bakış açısı var. Sarı çizginin berisinde dikilip de sınırı geçmeyi düşünenlere göz kırpan bir perspektif. Tanıdık, bildik fakat aynı zamanda da düşünüp dillendirmediklerimizi fısıldar gibi. Kalemi daim olsun.
Kitap iki uzun öyküden oluşuyor. İki uzun öykü de birçok alt başlığa ayrılıyor. Kitap hakkında uzun bir inceleme yazdım henüz yayımlanmadığı için şu kadarını söyleyebilirim ki, geleneklerin aidiyet duygusunu beslediği, küçük yerlerde yaşayan insanların küçük sırlarını gölgeleme çabalarını anlatıyor kitap daha çok. İlk öykü olan Ateşten Atlamak'ta Hıdırellez ritüelleri ekseninde ismini hiç söylemediği baş karakterin annesi ile ilişkisi, babasının kalbinde bir diş izi olarak kalması aslında hepimizin hayatında az çok var olan şeylerin anlatılması...
İkinci öykü otuz yaşına gelmiş ama hâlâ üniversiteyi bitirememiş Abaven'in anne babasını ziyarete gelişi ve babasıyla olan gerilimli ilişkisi üzerinden anlatılan bir öykü.
Doksan üç doğumlu olan genç bir yazar Kaptanoğlu, Ateşten Atlamak onun üçüncü kitabı. Kitap 2022 Sait Faik hikaye armağanı kısa listesinde yer aldığı için dikkatimi çekti. Bu kitabı okuduktan sonra yazarın Homologların Evi isimli kitabı da dikkatimi çekmedi değil, bakalım belki onu da okurum.
104 syf.
·
Puan vermedi
Homolog-Bir başkasının yerini tam olarak tutan.
Bir nesnenin ya da bir canlının yerini bir diğeri tutabilir mi?
Tuttu diyelim ya duygular? Onların yeri tutulabilir mi?
Tam olarak tutamaz, hiç tutamaz.
Üslubu farklı bir kitap her öyküyü tam olarak anlayıp içerime yansitabildiğimi söyleyemem. Kalem güçlü, anlatım güçlü fakat yaşamın hele şuan ki yaşamın öykülerde izlerinin olması beni afallattığını söyleyebilirim. Eskiye adapte zihnim yeninin içinde bulunmasına rağmen olayları,durumları anlamakta epeyce zorlandı. Yeniye adapte zihinlerin rahatça içine yansıtabileceği bir kitap. Tavsiye ederim.
Kaplumbağaların Ölümü
Kitap altı öyküden oluşuyor. Öyküleri okurken kendi fotoğraflarınızın ya da bir günlüğün tahlilini okuyor gibi hissediyorsunuz. Öyküler o kadar sizden biri.
Banyo yaptıktan sonra giyinirken, koridordan salonunuza doğru yürürken açık olan perdeden dolayı birileri tarafından izlenip izlenmediğimi merak ettiğim ve kontrol altına aldığım anlar...
Hayal kırıklıklarıyla, korkularıyla, terk edilişiyle, geçmişiyle İsmet olduğum anlar... Bir deri koltukla mücadele ettiğim, terlediğim, o kapıdan çıkıp gittiğim, fark edilmediğim ama dünyayı kurtarmakla eş kahramanlıklar yaptığım anlar...
Sabah içimden üçe kadar sayıp yataktan kalktığım, yüzüme üç kez su çarptığım, çaydanlığa su eklerken içimden üç kez saydığım, kaynayan suyu üç dediğim anda kapattığım, üç adımda nereye gidebileceğim, otobüsün kaç tane üçte geleceğini hesapladığım anlar…
Ölüm ve özgürlüğün aslında bir cümlenin öznesi ve yüklemi olduğu, yetmiş yaşında ya da yirmi yaşında ölümle gelen özgürlüğün bana neler hissettirdiği anlar...
Hâlâ vantilatörün karşısına geçip uzadıkça uzayan sesimle bağırdığım ve bir anda çocuk olmadığımı hatırladığım anlar…
Bir pazar değil belki ama “07.00-09.00 saatleri arasında delirmediysem daha da delirmem.” dediğim anlar…
Bir ceketin ölümü gibi bazı duyguları öldürdüğüm anlar…
Öyküleri okuduktan sonra yazarın size sorduğu soruları cevaplamayı unutmayın.
“Birini, hareketlerinin sesinden tanımak, tanımanın hangi seviyesine girer?”
“Sevgi mi daha ağırdır? Sevgisizlik mi?”
Yazarın diğer iki öykü kitabını da en kısa zamanda okumak dileğiyle…
Kaplumbağaların Ölümü, Fatma Nur Kaptanoğlu / Raskol'un Baltası
6, 61.
Kaplumbağaların Ölümü, esere de ismini veren ve diğer öykülere nazaran nicelik itibariyle uzun bir öykü ve beş adet kısa öykü olmak üzere altı öyküden meydana geliyor.
Hikayeler, ana/başat karakterlerin ağzından aktarılmasına rağmen, karakterlerin yaradılış itibariyle edilgen tavırlar sergilemeleri, gözlemci bir bakış açısı ile aktarılmasına sebep oluyor.
Yazarın isteği doğrultusundan mıdır yoksa hikayenin meydana gelişi mi yazarı itelemiştir, bilinmez, hikayelerin bir çoğu bir olay örgüsü yerine, bir durum anlatısı üzerine inşa ediliyor.
Esere de ismini veren hikayenin haricinde ki diğer hikayelerin niteliğinin durum anlatısı olması, nicelik itibariyle hikayelerin, kısa hikayeler olmasına yol açtığını düşünüyorum.
Yalnızlık ve Bekleyiş, Kaplumbağaların Ölümü'nün ortak temaları. Baskınlıkları hikayeden hikayeye değişkenlik göstermesine nazaran, eser içerisindeki her hikayede bahsi geçen iki temaya da rastlıyoruz.
Eserde anlatılan hikayelerin tamamı gündelik yaşantıda rastlayabileceğiniz, belki de birçok sefer karşı karşıya geldiğimiz, spesifik olmaktan uzak olaylar anlatılıyor.
Betimlemelerin azımsanmayacak derecede var olduğu, anlaşılır, arı bir dile sahip olan bir eser Kaplumbağaların Ölümü.
Sait Faik Hikâye ödüllerinde ismini görüp aldığım bir öykü kitabiydi. İki uzun öyküden oluşan kitap sıkışmışlık duygusu içerisinde olan karakterlerin bu duygusunu aşma ve mücadele etmesini işliyor. Eh işte okunur mu okunur...