"Evinde yazardı, okulunda yazardı, otobüste yazardı, gece yolda sokak fenerinin altında durup yazdığına bile tanık olmuştum. Ne yazarsa gönlünü koyup yazardı. Çevirilerine bir göz atın. Onları bunca başarılı yapan bence bir kere çevireceği yazarı benimseyip sevmesi, onunla özdeşleşmesi, bütün duygu ve deviş ayrıntılarını sezmesi, sonra da bunların hepsini çok ustası olduğu Türkçe'nin en uygun, en yatkın, en açık-seçik kalıplarına dökmesi idi. Hocalığının başarı kaynağında da önce büyük sevgi yatardı."
"Arı gibi çalışkandı. Şimdi ölümü dolayısıyla biyografisine bir göz atınca on iki şiir kitabı, dört radyo piyesi, kendi alanında ilk sayılacak isimler ve sözlükleri ve
Heinrich Böll'den, yeni Alman yazarlardan otuzu aşkın çevirisinden oluşan yapıtlarının bolluğu, çeşitliliği ve hepsinden önemlisi değeri önünde saygıyla şapka çıkarmak gerekir."
"Her Ben, dolaylı bir şekilde Sen'i anlatış, Sen'den yakınıştır. Çünkü benim yerim Sen'le O'nun arasındadır ve O değildir. Bana yakın olan Sen'sin. Ben ben olsam dilbilgisi kitaplarında tekil şahıs zamirini şu sıraya göre düzenlerdim: Sen, ben, o. Başa Sen gelir, çünkü Ben diye bir şey yok Sen olmadıkça..." -
"Behçet'in annesi Fatma Bedriye Hanım (1896-1918), sanatkâr ruhlu zarif bir hanımdır; olağanüstü güzellikle nakışlar işler.
Annesi çok genç yaşta mide hummasından öldüğünde, Behçet iki yaşındadır."
Yapı Kredi Kültür Merkezi serisinden okuduğum ikinci kitap...
Behçet Necatigil'in hayatından izler taşıyan mini bir eleştiri- biyografi kitabı olarak görebiliriz.
Yazarımızın hayatından başlayan bu kısa eser ona arkadaşlık eden bazı yazarlarımızın görüşleriyle devam ediyor. (
Hasan Pulur )
Ve son sayfalarda bizleri bekleyen müthiş fotoğraflar...
"Olağanüstü bir özdeşleşme ve sevecenlikle yöneldiği, küçük insanların evlerine, sevgilerine, düşlerine, düş kırıklıklarına, minüskül dünyalarının mutluluk ve mutsuzluklarına olduğu gibi, kendi kendine sorduğu ve cevabını aradığı yaşam, ölüm, yalnızlık, tedirginlik ve çeşitli kuşkular üzerine ne yazmışsa hep ince, dikkatli, insancıl sıcaklığı ile, hep Ben'den yakın bulduğu Sen'i sevgisiyle kavrayan içtenliği ile yazmıştır. Niyetindeki bu yücelikten ibaret değildir şiirlerinin değeri. Bu büyük duyarlılığın sahibini niteleyen bence iki büyük meziyet daha vardır. Biri şiirlerinin sade ve yalın görünümlü içeriğine boyut katan zengin kültürü, öbürü Türkçeyi kullanışındaki büyük ustalığı."
Ben olsam dilbilgisi kitaplarında
tekil şahıs zamirini şu sıraya göre
düzenlerdim: Sen, ben, o. Başa SEN
gelir, çünkü BEN diye bir şey yok SEN
olmadıkça...
Şu dünyada oturacak o kadar yer yapıldı;
Kulübeler, evler, hanlar, apartmanlar
Bölüşüldü oda oda, bölüşüldü kapı kapı
Ama size hiçbir hisse ayrılmadı
Duvar dipleri, yangın yerleri halkı,
Külhanlarda, sarnıçlarda yatanlar!
Behçet Necatigil