Bir şey kendi haline bırakılırsa, hep aşağılara, negatiflere, eksilere, dağılmaya doğru gider. Buradan benim anladığım şey, kendi haline bırakılan, ihmal edilen hiçbir şey, zaman içinde mükemmele, olgunluğa, pozitife doğru yürümez.
Eşinizin annenizi sevmesini istiyorsanız, siz sevin; yardımcı olmasını istiyorsanız, siz yardım edin; annenizi mutlu etmesini istiyorsanız siz mutlu edin eşinizi. Sizden alır, annenize ve çocuklarınıza dağıtır.
Duvardan yapılmış bir odaya girerken kapı çalıp izin isteyen insanoğlu, Binlerce duyguları olan bir insanın dünyasına paldır küldür girmesi ne kadar doğru olabilir?
On yirmi senelik bir memurluk hayali için, küçük yaştan itibaren çocuğunun yaşadığı her sıkıntıya razı olup, nihayet ayrı kalıp gurbete gitme acısını sindirip kabullenen bizler için, acaba sonsuz bir cennet ve kâmil insan olma ücreti az mı ki, "Bu sıkıntılar da nereden çıktı?" diye itiraz veya isyan ediyoruz.
Oğul ve eş unvanlarını bir arada taşıyan erkek, doğru adımlar sayesinde, sorunu minimize edebileceği ve hatta yok edebileceği gibi, yanlış yöntemlerden dolayı içinden çıkılmaz bir hâle girmesine de sebep olabilir.