Biliyorum sandım, bilmek yetmemiş
Can boğaza dayanınca kalktı perdeler. Ömür dediğin üç gün, dün, bugün, yarın
İki günüm geçmiş yarınımda ölüm pusuda bekler.
Neler feda edilmedi ki hak uğruna
Tarihin bir dili olsa da teker teker anlatsa
Nice zifiri karanlıklara güneş ışığı girmezken
Gönüllerin nuru aydınlattı mahzenleri
İman, öyle yerleşmişti ki kalbine
Kalbinden vuruldu da yine de dönmedi küfre
Büyük imtihan başlayınca mahzun yüreği
Yaratılanı mı yoksa yaratanı mı seçecekti?
Kardeşim sen parmaklıklar arkasında da olsan özgürsün
Kardeşim sen prangalara vurulsan da özgürsün
Sen Allah'a bağlandığın zaman
Sana kölelerin tuzağı ne zarar verebilir ki
Kardeşim karanlığın (küfrün) ordularını kökten sileceksin
Ve bununla yeryüzünde Bir fecr doğacak
Sen ruhunu fecrin doğuşuna teslim et
O zaman fecrin bizi uzaktan karşıladığını göreceksin
Kardeşim muhakkak ki ellerinden kanlar akmıştır
Ve zillete mahkum olmaktan yüz çevirmiştir
Muhakkak ki bir gün o şehadet aşıkları
Ebediyet kanı ile cennete yükselecektir
Kardeşim sana ne oluyor ki savaştan bıkmışsın
Ve omzundan silahını atmışsın
Söyle bana kim fedakarlık edecek ve yaralarısaracak
Ve yeniden sancağımızı kim dalgalandıracak
Kardeşim muhakkak ki ben bugün sarsılmaz dayanağı sahibim
Ve yerlerine dayanmış dağları, kayaları parça parça ederim
Yarın bu silahımla siyonistlere karşı savaşacağım
Taki (küfrü) yeryüzünden yok edinceye kadar
•|Seyyid Kutub'un kaleminden
Burası kudüs! Bir yanı ağlarken, diğer yanı gülen insanların şehri. Hayalleri hep ötelere dair olan, sevdaları yarım kalan, düğünleri bitmeyen kahramanların hikayesi.