Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Feridun Hürel

Feridun HürelKlasik Müzik Rehberi yazarı
Yazar
6.3/10
7 Kişi
30
Okunma
3
Beğeni
1.946
Görüntülenme

Hakkında

30 Nisan 1951 Trabzon doğumlu. Boğa burcu. İlkokul: İlk üç sene Fatih Hırka-ı Şerif İlkokulu, son iki sene Fatih Hacı Süleyman Bey İlkokulu. Ortaokul: Gelenbevi Ortaokulu. Lise: Vefa Lisesi, son üç ay Pertevniyal Lisesi. Üniversite: Bir yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, sonra Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Dekoratif Sanatlar Grafik Bölümü, mezuniyet 1975. Askerlik: Etimesgut Zırhlı Birlikler Yedek Subay Eğitimi, Genelkurmay Basmevi’nde Grafikerlik. 3 Hürel 1977'de sahne hayatına veda edince reklamcılık yapmaya başladı. 1980’de Londra’ya gitti, bir yıl okudu ve müzik yaptı. 1981’de Türkiye’ye döndü. Poyraz Reklamcılık’ta Kreatif Direktör olarak görev alıp, tekrar reklamcılığa başladı. Daha sonra Bozell Poyraz adını alan ajansın başkanı ve hissedarı oldu. 2001 yılında Bozell Poyraz'dan ayrılarak "Feridun Hürel Yaratıcı İletişim"i kurdu. Pazarlama iletişimi ve reklam sektöründe çok ünlü bir isim... Konferanslar, özel eğitimler veriyor, seminerler, paneller yönetiyor. Reklamcılar Vakfı kurucu üyesi. Reklamcılar Derneği Asbaşkanlığı ve Reklam Özdenetim Kurulu üyeliği yaptı. 1993’te Marmara Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak eğitimciliğe başlayan Feridun, birçok üniversitede ve eğitim kurumunda, yaratıcılık, pazarlama iletişimi, reklamcılık ve halkla ilişkiler konularında dersler verdi. Halen İstanbul Ticaret ve Yeditepe Üniversitelerinde öğretim görevlisi. "18 Yaşından Küçükler Okuyamaz”, “Eski Köye Yeni Adet”, "Sana Borcum Var Hayat", "Klasik Müzik Rehberi" ve "Yaratıcı Reklamcılık" isimli beş kitabı var. 1993’te evlendi,1998’de boşandı. 2005'te Rus asıllı Cristina Paduret'le ikinci evliliğini yaptı. 2006'da kızı Talya doğdu. Hafızası çok zayıf. Kendi şarkılarını bile ezbere bilmiyor (Aslında hiçbir şarkıyı baştan sona ezbere bilmiyor, kendi yazdığı şarkıları sahnede kağıttan okuyordu.) "Saz-Gitar"ın mucidi. Müzik dinlemeyi, müzik yapmak kadar önemsiyor. Daha çok klasik müzik dinliyor. Sopranoların seslendirdiği hüzünlü aryaları seviyor. Literatüre geçmiş birçok fobiye ve takıntıya sahip, tedavi oluyor. Seyahat edemediği için doktora çalışması yarım kaldı. Siyah, hayatını ve bütün karakterini anlatıyor. yaratıcılık. Yeni değerler bulmak, yeni sentezler bulmak, onun için çok önemli. Doz, herşeyin anahtar kelimesi. Her şeyin dozunda olmasına dikkat ediyor. Erdemi çok önemsiyor. "Eskiden halkevlerinde bile piyano çalınırmış, hatta Sivas’ta lise öğrencilerinin oluşturduğu bir senfoni orkestrası varmış. 0 günlerle bugünleri bir karşılaştırabilir miyiz?” sorusunu şöyle cevaplıyor: “Benim babam bir memurdu. Ama emeklilik ikramiyesiyle ilk aldığı şey bir piyano oldu. 1950'lerde bile babamla annemin kılık kıyafetleri son derece çağdaştı. Amcam Trabzon’da halkevinde piyano çalardı, resim yapardı. Atatürk’ün izlerinin henüz taze olduğu dönemlerdi o dönemler. Halkevleri geleneği Atatürk’ün getirdiği batılılaşma hareketi sonucunda ortaya çıkmıştır. Kültürü geniş kitlelere yayma, sadece seçkin kesimlerde bırakmama politikası, Atatürk’ün politikasıdır. Bizde kıraathane geleneği vardı, ama bugün bu bilinmez. Nat King Cole, bugün sadece belli kesimlerin hatırlayabildiği ve dinlemekten zevk aldığı bir şarkıcıdır ama Karadenizli bir ev kadını olan annem, Nat King Cole öldüğünde ağlamıştı. Yani bu alt yapıya sahipti. O zamanlar bir yaşam gustosu vardı.Yemek yenirken kolalı beyaz örtüler örtülürdü, Sinemaya gidilirken bile özel olarak giyinilirdi. Şimdi geniş kitlelerde müthiş bir köylüleşme ve yozluk var. Artık köyler de pis, evler gecekondu, yarısı tuğla briket. Süleymaniye’ye gidin bakın, o evlerin dış yüzeylerinin işlemesi bile son derece özenli. Ama şimdi öyle mi? Adam dışarıya sıva bile atmıyor, artık evler insanlar için sadece bir barınak. İşin siyasi boyutuna girmek istemiyorum çünkü biz siyasetten özellikle uzak durduk, her zaman siyasetin çok üzerinde olduğumuzu hissettik, yaşamımıza, imajıınıza siyaseti bulaştırmadık. Atatürk’ün ilkelerini, o öldükten sonra, güne uyarlama becerisini yönetimler gösteremedi. Bazıları onun izlerini silmeye bile koyuldular ve hâlâ onun devrimlerinin ne anlama geldiği tartışılıyor. Onun devrimleri giderek derinleşeceğine ve zamana uyarlanacağına gittikçe silinmeye uğraşılıyor. Bu da, toplumdaki yozlaşmayı artırıyor. Sonuçta yozlaşma, kültürel hayatı da etkiliyor tabii. Babam fötr şapka ve papyonla Beyoğlu’na çıktığında da, evimizde piyano varken de, ayağımızdaki çoraplar yamalıydı. Bugün en fakir aile bile çorap yamamıyor. Bunun gelirle alakası yok. Gelirin yönlendiği nokta farklılaştı. Eskiden çorap yamanırdı belki ama yaşam gustosuna ayrılan pay çok daha fazlaydı. Artık güzelliğe, estetiğe ayrılan pay yerine, o para biriktirilip araba ya da ev alınmaya çalışılıyor. Bir an önce köşeyi dönme felsefesi hakim oldu. Bu durumda kültürün esamesi okunmuyor tabii ki." Feridun Hürel yaşam gustosunu da şu şekilde açıklıyor: "Yaşamın bütün güzelliklerini beş duyu organımızla algılarız, beynimizle yorumlanz. Bu beş duyu organının geliştirilmesi insana bağlı. Örneğin tat duyusunu geliştiren biri, şarabın bekletildiği fıçının özelliğinden dolayı oluşan lezzet farkını bile anlayabilir. Ya da bir müzisyenin kulak algılaması ile sıradan bir insanın kulak algılaması farklıdır. Geliştirilen duyu organı, dünyanın zenginliklerinden daha fazla veri elde edebilir, yaşamdan daha fazla zevk alınabilir. Aynı şekilde olumsuz verileri de nüansları ile birlikte algıladığınız için daha fazla mutsuz olabilirsiniz belki ama bu da sizi, tüm olumsuzluklarla savaşmaya, onları yok ederek çevreyi, dünyayı güzelleştirmeye yönlendirir. Çirkinlikler, algılanmadıkça rahatsızlık vermez. Rahatsızlık vermedikçe de düzeltilmez. Zevksiz yaşanır... Fakir yaşanır... Eksik yaşanır... Çoğunluğun yaşam gustosuna sahip olmadığı bir ortamda, duyu organlarını eğitmiş, geliştirmiş kişiler ise, daha mutsuz ve karamsar olur. Çoğunluğa yabancılaşır, içine kapanır. İşte onlar daha da eksik yaşarlar, çünkü eksikliğin farkındadırlar. Tek çare eğitimdir. Özellikle medyaya düşen görev ve sorumluluk çok fazla. Geleceğe yatırım sadece yolla, tesisle, sanayi ve teknolojik üretimle olmaz. Asıl, kültürel üretim artmalı ve desteklenmelidir. En önemlisi ise Yaşama Sanatı’nı öğrenebilmek. Bence hayattaki tek başarı, mutlu olmak ve mutlu etmektir. Doğuda, bireysel yaşam felsefesi ve yaşamdan alınacak mutluluk üzerine, bireyin iç dünyası üzerine; batıda ise toplumsal yaşam, teknoloji ve konfor üzerine kafa yorulmuş. Ancak, konforlu yaşamakla mutlu olmanın pek ilgisi bulunmadığını anlayan batılılar, şimdi umutsuzca Tibet dağlarına çıkıp hayatın anlamını ve mutluluğu aramaya başladılar...”
Unvan:
Reklamcı, müzisyen, eğitmen
Doğum:
30 Nisan 1951 Trabzon

Okurlar

3 okur beğendi.
30 okur okudu.
1 okur okuyor.
31 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
Dipsiz Kuyu
Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş Bin defa ölüpte hiç ölmemekmiş Bin defa ölüp de ölememekmiş
Feridun Hürel
Feridun Hürel
youtu.be/DGDLbSCOM0c?si=...
Bir sevmek bin defa Ölmek demekmiş Bin defa ölüp de Hiç ölmemekmiş..
Feridun Hürel
Feridun Hürel

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
416 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
11-20 yüzyıla kadar Rönesans dönemi, barok dönemi, klasik dönem ve romantik dönem ve vb... İçinde dünyaca ünlü tüm müzisyenleri bula bileceğiniz, her yaşta okuna bilenecek çok güzel eğitici ve keyifli bir kitap Üç Hürel Grubunun solisti olan Ferudun Hurelin yazmış olduğu güzel bir bir kitap.
Klasik Müzik Rehberi
Klasik Müzik RehberiFeridun Hürel · Say Yayınları · 200810 okunma