Belki bize yardım eder veya bize yol gösterir umuduyla, havan bombalarının altında arkadaşım Ahmet'in evine ulaştım. Lakin arkadaşım benimle konuşamadı. Çünkü onun evine bir bomba düşmüştü. Onu kanlar içinde buldum. Vücudunun her tarafında yaralar vardı. Ahmet! Ahmet! diye bağırmaya başladım. Ama nafile! Çocukluk arkadaşım acıklı bir şekilde canını vermişti. Şehit olmuştu Ahmet...
Sanki dünya başıma çöktü. Çaresiz ve dalgın bir şekilde, dışarıdaki bombalara aldırmadan evime döndüm. Eşim acılarının şiddetinden bağırıyordu. Çocuklarımın ağlama sesleriyle bombaların sesleri birbirine karışıyordu. Saate bakıyoruz, gecenin üçü ve hala havan bombalarının sesleri gökleri dolduruyor...
Ailem beni ilk defa böyle aciz gördü. Ellerimi kulaklarıma koydum hiçbir şey duymak istemiyordum. Sadece güneşin doğmasını istiyordum. Belki eşimi ve yeni doğacak çocuğumu kurtarabilirim. Belki de diğer çocuklarım günün aydınlığıyla sakinleşirler...
Sonunda güneş doğmaya başladı ve kurtuluş saati geldi. Eşim de sakinleşti. Lakin yavrumuz ölü olarak düştükten sonra... Acıları sakinleşti ama bu sefer çocuğunu kaybettiği için ağlıyordu.
Bir savaşın nasıl bir felaket olduğunu okuyunca müşahede ediyorsunuz. Direk savaşı yaşayanların ağzından savaşın şahitleri tarafından etkilerini öğreniyorsunuz. Göz yaşlarını I tutamayacaksınız zaten tutmayın ağlayın ağlamak iyi geliyor bazen. Herkesin okuması gereken bir eser.