Kitabın yazarı Feyyaz Karayi’nin Asya ve Avrupa arasında önemli bir geçit olan İran’dan bir araştırmacı olması uzun yıllardır Asya dinleri kültürlerinin maruz kaldığı oryantalist çalışmaların taraflı ve çarpık bakışlarından bizi çıkaracak ve olduğu gibi Hint dinlerini görmemizi sağlayacak açıklıkta. Kitap, Hinduizm, Buddhizm, Cainizm ve Sikhizm
Hint edebiyatını, kültürünü, toplumsal sorunlarını anlayabilmek için dini yapısını da bilmek gerekiyor. Özellikle Hinduzim ülkenin her alanında buram buram kendisini hissettiriyor.
Bu kitap Hindistan'ı etkileyen dört dinin özeti olarak düşünülebilir. Hinduizm, Budizm, Cainizm ve Sikhizme kısa kısa aşırı detaya girmeden fakat bilinmesine gereken her şeye değinerek oluşturulmuş bir araştırma.
Hinduizm, beni en çok büyüleyen bölüm oldu. Ganj Nehrinin Tanrı Şiva'nın saçlarından akması, Vişnu'nun balığa dönüşerek ilk insan Manu'ya büyük tufanı haber vererek bir gemi yapmasını istemesi gibi tanrıların hikâyeleri insanın hayal gücünün sınır tanımadığının başka bir kanıtı. Şu an bile Hindistan'da toplumun alt üst sınıf olarak ayrılmasında bu dinin yeri azımsanmayacak kadar büyük. Her ne kadar Gandhi aracılığıyla bu ayrım azalmış olsa da etkileri yıllarca sürecek gibi duruyor.
Budizm ise bambaşka bir dünya. Bu kitabı okumadan önce Buddha'nın Hintli olduğunu bile bilmiyordum. Çinli ya da Tayvanlı olduğunu düşünürdüm hep. Ögretileri Hindistan'da tutulmayınca öğrencileri aracılığıyla çeşitli Asya ülkelerine dağılmış.
Kitabın sonuna eklenen Tanrı çizimlerine ise ayrıca bayıldım.
Kitap: 10/10
Kapak: 9/10
Çeviri: 10/10
Hint DinleriFeyyaz Karayi · Ganeşa Yayınevi · 20197 okunma
Gautama'nın serüveni otuz beş yaşındayken Nirvāna'ya ulaşıp, aydınlanıp Buddha olmasıyla sonuçlanır. Böylelikle Gautama'nın altında Buddha olduğu ağaç, kısaca "Bo" denilen Boddhi (aydınlık) ağacı ismini alır. Bilindiği üzere bu ağaç, bir incir ağacıdır.
Buddhizm, "aydınlık" anlamına gelen bodhi kelimesinden türemiştir. Buddha, -hakikat nuruyla- aydınlanmış kişi iken Buddhizm ise Budha ve aydınlanma yolunun takipçileridir.
Eğer bir insan, yenmesi çok güç olan dünyanın susuzluk ateşini söndürürse, acıları lotus yapraklarından düşen yağmur damlaları gibi ondan uzaklaşır.
Buddha, Dhammapada, 336
Eğer Şūdra kastından biri, başka kasttan -özellikle Brāhmaņa kastından- bir kadını baştan çıkarırsa, onun tüm mal varlığına el konup erkeklik organı kesilmelidir.
Ancak Şūdralar Vedaları okuma ve dinleme hakkına dahi sahip değillerdir. Hatta eğer Şūdra kastından biri kutsal kitapları dinlerse, onun kulaklarının eritilmiş kurşunla doldurulması kararlaştırılmıştır. Eğer onları okursa dili kesilmeli, ezberlerse vücudu iki parçaya ayrılmalıdır.
Manu ilk insan (insanlığın ilk atası) ve aynı zamanda "Yasa tanrısı"dır. Matsya (Vişņu'nun balık avatarāsı), Manu'ya gerçekleşecek tufan ile her şeyin yok olacağını söyler. Bunun üzerine Manu, eşini kendi dişinden yaratır ve böylece insan nesline varlığını sürdürme imkânını bahşeder.
Vişņu, Hindu dinsel hukukun tanrısı Manu'nun yanında küçük bir matsya (balık) suretinde görünür ve ona şöyle der: "Şiddetli yağmurlar dünyayı kaplayacak ve tüm canlıları ortadan kaldıracak." Manu, başta bu küçük balığı su dolu bir kâseye koyar ve balık büyümeye devam edince ister istemez onu havuza bırakmak zorunda kalır. Ama balık o kadar büyür ki deniz dahi ona dar gelir. O vakit Manu anlar ki bu balık Vişņu'dur. Daha sonra Vişņu, Manu'yu, büyük bir gemi yapıp bilgeleri, tüm canlıları ve bitkileri ona yerleştirmesi için görevlendirir. Çünkü vaat edilen zaman gelmiştir. Ardından tüm dünyayı sel ve tufan kaplar. Vişņu devasa bir balık suretinde, yüzerek Manu'nun gemisinin yanına gelir ve halat yerine yılanı kullanır. Onun bir ucunu gemiye, diğer ucunu kendisine bağlar ve Manu'ya su üzerinde rehberlik eder.