İstanbul öğretmendeyken yüksek öğretmeni bitirmek üzere olan Nihal Atsız'la tanıştık bir gün. Bulgaristan'dan geldiğimi öğrenince, büyük ilgi gösterdi bana. Hemen hemen akran sayılacak yaşlardaydık. Coşkulu, tutkulu bir gençti. Yetişme yıllarımı, Gospodin Şarankovu okuldan attırışımızı anlatınca, daha bir dört elle sarıldı bana.
Fikirlerini öğrendikçe Atsız'ın, Şarankov'un başka türlüsü olduğunu anladım. Aynı heyecan, başkalarına aynı tepeden bakış.. Aynı bayrak altında toplanacaktı bir gün bütün Türkler. Yeryüzünde çoktuk. Bozkurt, gene öne düşecek. Türklük dünyayı titretecekti. Soyu bozuklar, bir türlü anlamak istemiyorlardı bunu. Dikkat ediyordu böylelerine, ya anası, ya dedesi bozuk çıkıyordu..
Sık sık görüşüyorduk. Beni katıksız Türk sayıyordu. Her düşünürün, yazarın şeceresine bakmalı, düşüncelerinden önce soy temizliğine önem vermeliydik. Sonra başlıyordu saymağa Akif Arnavuttu, Şemsettin Sami, Mustafa Kemal...
Evet evet, soy temizliği esastı.
Gittikçe tutarsızlaşıyordu bana göre. Bu mantık, bu bakışla saf Türk bulmak zorlaşıyordu. Dedim ya, Şarankov'un başka türlüsüydü adam canım..
Evlendiği, eşinin Varna'dan döndüğü güne değinsürdü ilişkimiz.
Onu sapık düşünceleri
Fikret Madaralı, 1908 yılında günümüzde Bulgaristan sınırları içinde kalmış Şumlu'ya bağlı Madara köyünde dünyaya gelmiş bir aydınımız. Özellikle ilk öğretmenlik görevi yaptığı Samsun'un Çukurbük Köyünde sıfırdan okul yapımına katkıları ve köyün kalkınması için verdiği uğraşlar her türlü takdire değer... Daha sonra Köy Enstitülerinin kuruluş sürecinde aktif rol alması ve kendini bu davaya adaması, Samsun Akpınar, Kayseri Pazarören, Balıkesir Savaştepe Köy Enstitülerindeki yaşadıkları...
Kabaca bakıldığında Fikret Madaralı 'nın kendi hayat hikayesi gibi görünen Tonguç Işığı, aslında yokluklar içindeki genç Cumhuriyet'in hayat hikayesi... Okunması gereken bir kitap. Öneririm.