Georg SeeBlen

Erotik Sinema author
Author
7.6/10
10 People
33
Reads
0
Likes
1,232
Views

Georg SeeBlen Posts

You can find Georg SeeBlen books, Georg SeeBlen quotes and quotes, Georg SeeBlen authors, Georg SeeBlen reviews and reviews on 1000Kitap.
Bizim kültürlerimizdeki müstehcen, kadına, dişiye yönelik "hazzın" özgürleştirilmesini kendi aracına dönüştürmüş erkeklerin erkeklere karşı bir provakasyonundan baş­ka bir şey değildir
Demek ki, dişi güzellik ideali, geleneksel Batı kültür tarihinin ileri sürdüğü gibi, erkeklerin estetik düzleme yansımış şiddetli arzularının, çağlarının ruhu ile birleşerek oluşturdukları bir ideal de­ğil, erotik bir değer birimi, bir "kur", cinselliğin "parasal" ifadesidir bir bakıma.
Reklam
Kadınlar ve zürriyet, erkeğin aynı zamanda üretim araçları olup çıkmışlar ve cinsellik, bu üretim araçlarının "denetlenmesine" ve yeniden üretilmesine hizmet eden (doğum vb.) bir etmene dö­nüşmüştür; ama işte bu yeni işlevsel boyut, aynı zam anda cinselli­ğin kendisinin de sınırlanması sonucunu getirmiştir.
Ava çıkan taş devri insan sürüsünün erkekleri, ilk erotik kült nesnelerini yaratan kimselerdi. Av sırasında, geride bıraktıkları kadınlarının imajlarını, herhangi görüntü ve "kopyalarını" yapma fikrine ilk kapılanlar da onlardı. Kadın imgesi, kadını temsil eden "resim", avcıların öteki tutku alanlarına da sirayet etti. Kadından ayrılmış bu erkeklerin güzellik ideali, örneğin, Avusturya'da bulunan küçük "Willendorf Venüsü"nde ete kemiğe bürünmüştür. Venüsün dişi cinselliğini temsil eden organları, iyice abartılı biçimde temsil edilmiştir. Göğüsler, kalçalar, karın ve kıç, aşırı büyüklükleriyle göze çarparlarken; yüz, kol ve bacakların, yontunun yaratıcısına pek bir şey ifade etmemiş olduğu belli olmaktadır. Gerek Venüs gerekse benzer öteki figürler, kuşkusuz, büyüyle bağlantılı bir aktarımın da nesnesiydiler. "Bu plastik imgeyi yaratan erkeklerin fantezisinde, kendilerinden ayrı düşmüş kadın böyle yaşamaktaydı; et ve kemikten oluşmuş canlı figürler gibi. Resimleşmiş, imgeleşmiş gerçeklikti bunlar." (Paul Fischauer)
Demek ki bütün bir eğlence sanayiinin, şu mevcut koşullarda varolan eğlencenin ve sinemanın her türlüsünün temelini oluşturan dişi güzellik ideali, ya da ideal kadın anlayışı, biyolojik ya da "doğal" bir zeminde değil de, kültü­rel bir temelde oluşmuştur.
Kuşkusuz, bu "gençlik saplantısı", Anton Andreas Guha'nın dediği gibi, bizi gaza getirerek ya da korkutarak, daha fazla çalışmaya, daha fazla iş yapmaya, daha fazla başarıya ve uyumluluğa iten "uygarlık nevrozu" ile bağlantılıdır; ayrıca cinselliğin çocuklaştırilması, sadece gençlik ile sınırlı tutulması, erotik eğlencenin zorunlu bir yan ürünü olarak da ortaya çıkar; onun, hayatı parselleyişinin, alanlarla sınırlayışının bir sonucudur da.
Reklam
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.