Benzerlik, tanımlanması imkansız, müthiş bir güce sahip!
…
Benzerlik alışkanlıkla yeniliğin ufuk çizgisidir.
Özellikle aşkta bu tür bir işleyiş geçerlidir: eski kadına benzeyen yeni bir kadının cazibesi!
… öte yandan, yenilik merakı da alışkanlık kadar içgüdüseldir. insan aynı varlığa sahip olmaktan bıkar. Tıpkı sağlık gibi mutluluğun da ancak tezat sayesinde tadına varırız. Aşk da kesintiye uğradığı zaman var olur.
Fiziksel acıların yakınındayken susmak, bir hasta odasında sessizce hareket etmek niçin gerekir? Gürültüler, sesler niçin pansumanı bozup yarayı deşer?
Gürültü manevi acıları da artırır.
Ben sana değil, hayalimdeki kadına aşığım...
Aslında hayali değil, ölen karısına... Hugues Viane ölen karısına o denli aşıktır ki, onu hep yaşamak için evinin her yerini eşini anımsatacak eşyalar ile dizayn eder. Hatta ölmüş eşinin saçlarını bile saklar. Bu eşyaları evin hizmetlilerinden bile kıskanır. Tek başlarına odaya girip toz bile aldırtmak istemez.
Gel zaman git zaman gözü ölü eşinden başka bir şey görmediği için, yolda yürürken bir kadın görür ve eşine çok benzetir. Her bakışı, mimiği, saçı, elleri... Her şeyiyle ölen eşidir. Eşi sanki ölmemiş de sadece küçük bir tatile çıkmış gibi gelir ona. Bir insan bir insan bu denli benzesin, hayretler içerisinde kalır.
Ama elbette biz okuyucular aslında işin gerçeğini Hugues Viane'den daha önce anlarız. Kadın ölen eşine benzememekte...
Güzellik görecelidir deriz ya, işte hüner bakan gözdedir. O gözlerin sahibindedir. Kişi nasıl isterse öyle görür, kişiyi aksine inandırmak çok zordur. Kişi anca kendi istediği zaman gerçekleri görür, başkaları istediği kadar uğraşsın, boşuna...
İçinde bol bol dönemin Brugge sokaklarından kareler, evler, kiliseler ve yapıların fotoğrafları da yer alıyor.
Özellikle aşktan gözü dönmüş okuyuculara tavsiyedir.
Ölü BruggeGeorges Rodenbach · Yort · 2019168 okunma
Ölü Brugge / Georges Rodenbach
Hugues Viane. Çok genç yaşta karısını kaybeden ve o kaybedişten sonra melankolik bir ruha bürünen bir adam. Öyle ki mateme en çok yakışan kurşuni renkli bir kentte taşınır apar topar, Brugge’e, “Ölü Brugge’e.”
Karısına duyduğu sevgi dillere destandır; yıllar geçse de “ölü olan eş”in eşyalarıyla bir müzeye
Georges Rodenbach'ın "Ölü Brugge" adlı eseri, sevilen birinin-bir eşin, sevgilinin- ölümünün ardından yaşanılan yas sürecinin ruhsal boyuttaki etkilerine değiniyor. Kaybın ardından açılan ruhsal boşluğu önce Brugge şehrinin kasveti ile doldurmaya çalışan kahramanımız- ki roman boyunca Brugge şehri adeta romanın bir ana karakteriymiş gibi ön planda arzıendam ediyor- şehir ruhsal boşluğunu doyurma açısından yetersiz kalmaya başladığında, kaybettiği kadının hissettirdiği eksikliği ona fiziksel olarak benzeyen başka bir kadını rahmetlinin yerine koyarak tamamlamaya ve bu bilinçli yanılsama ile anlamsiz, sıkıcı hayatına bir anlam katmaya çalışıyor. Yazar; yas sürecindeki insanın psikolojisine, takıntılarına, değersiz eşyaların hatıra özelliği taşıdığı noktada nasıl anormal derecede değer kazanabileceğine ve yas depresyonu yaşayan bir insanın yaşadığı üzüntünün etkisiyle nasıl olup da hayatın ve toplumun gerçekleriyle bağdaşmayan mantık dışı hareketler yapabileceğine dair psikolojik ve sosyolojik bir çok çözümlemede bulunuyor. Roza Hakmen'in muhteşem çevirisiyle Türkçeye kazandırılan bu ilk Rodenbach eserini mutlaka okumalısınız.
Ölü BruggeGeorges Rodenbach · Yort · 2019168 okunma