Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Germain Bazin

Germain BazinSanat Tarihi yazarı
Yazar
8.0/10
5 Kişi
31
Okunma
4
Beğeni
651
Görüntülenme

Germain Bazin Gönderileri

Germain Bazin kitaplarını, Germain Bazin sözleri ve alıntılarını, Germain Bazin yazarlarını, Germain Bazin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Hiçlik” fikrini ilk olarak Arap düşünürler (en azından Akdeniz’de) dile getirdiler.
Sayfa 235 - PdfKitabı okuyor
Aziz Thomas Aquinus, Aristoteles’in felsefesini, sâdece Kurtubalı İbni Rüşt’ün şerhleri aracılığıyla tanıyıp öğrenmişti. Biz batılılar, aritmetik, cebir, tıbbın temelleri, mekanik bilimi, kimya ve gökbilim gibi ticaret tekniğimizi de İslâm uygarlığına borçluyuz.
Sayfa 232 - PdfKitabı okuyor
Reklam
665 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Alanında başyapıt kabul edilen Germain Bazin’in “Sanat Tarihi” kitabı; tarihöncesi dönemlerden 20. Yüzyıl başındaki sanata kadar kapsamlı bir sanat tarihi kitabı. Tarih öncesinden itibaren dünya uygarlıklarının sosyal, toplumsal, siyasal ortamının, ikliminin, kültürünün etkisi ile dünyaya malolmuş sanat eserlerini inceliyor. Başlıca dünya uygarlıklarının her birini; tarihsel arka planı, heykeltraşlık, mimarlık, resim,… gibi farklı sanat eserleri üzerinden inceliyor. Bence eserin en önemli özelliği; Sanat ürünlerini ve olaylarını, zaman içinde art arda gelişleri içinde ele alıp sergilemekle kalmayıp, onları, kaynakları olan uygarlıklarla, dünya görüşleriyle ve tarihsel - toplumsal gerçeklerle ilişkisi içinde ele alıp yorumluyor. Eserin bir diğer önemli özelliği; Birbirinden uzak ve farklı zaman ve mekanlarda olmalarına rağmen sanat formlarının benzerlikler gösterdiğini ve bu formlar ile insan düşüncesinin evrimi arasındaki bağlantıyı vurgulamasıdır. Sanat tarihine ilgi duyanlara mutlaka okumalarını tavsiye ederim.
Sanat Tarihi
Sanat TarihiGermain Bazin · Kabalcı Yayınları · 201531 okunma
Toplum bilimciler, toprak ayrımcılığı denen olguya mahkum olmuş toplumların, durağan hale geldiğini ve sonunda ölüp gittiklerini göstermişlerdir. İşte burada, insanlığın evrimindeki en derin yasalardan biri karşımıza çıkmaktadır. İnsan, başka insanlara muhtaçtır. Irklar arası ilişkiler ve karşılıklı etki alışverişi olmadan, ilerleme diye bir şey de olmaz; çünkü insanoğlu kendisine şu ya da bu ölçüde yeterli olmasından çok, başkalarının etkisinde kalmakla kendinin bilincine varır. Doğu ve batıyı karşılaştırırsak , bunların her ikisinin de, akılsal ile akıl-dışı arasındaki gerilimi gösteren bir tarihleri olduğunu ve her birinin iç evriminin, bu gerilimle yönlendirildiğini gözlemleyebiliriz. Dolayısıyla, sanat tarihinin, bireysel insan varlığının kendini bütün dile getirişlerinin temelinde, ikiz bir karşıtlık bulunduğunu ileri sürmeye yönelen modern psikolojinin bulgularını doğruladığını söyleyebiliriz.
Sayfa 575Kitabı okudu
ÇAĞDAŞ SANAT Bugün dünyanın sanatsal haritasına baktığımızda , sanatsal açıdan yaratıcı olarak kalmaya devam eden bölgelerin, ancak bilimsel bir uygarlığın geliştiği bölgeler, yani batı ülkeleri olduğunu görürüz. Asya, binlerce yıl, formların ortaya çıktığı verimli bir kaynak olduktan sonra kısırlaşmıştır. İnsan ruhu çok yanlıdır ve belli bir zamanda, olgular alanında olduğu gibi sanat ve fikir alanına damgasını vurabilir. Bilimsel yaratış ve sanatsal icat, çağımızda, aynı yaşamsal enerjinin dile gelişleridir.
Sayfa 507Kitabı okudu
Japon sanatı, bir çok bakımdan olduğu gibi mimarlık bakımından da Çin’e bağlıydı. Bu ülkede taş malzeme bol olmasına rağmen, deprem korkusu dolayısıyla hemen hemen bütün binalar ahşap olarak yapılmıştı. Ama Japonların elinde bir çok ince malzeme vardı ve ahşabı kullanmadaki hünerleri bakımından, Çinlileri hayli geride bırakmışlardı. Batı’da büyük hayranlık uyandıran japon dekoratif sanatları, fantastik anlayışa yönelen Çinlilerinkinden çok farklıydı. Japon zanaatkarları, büyük bir ustalıkla, fikirlerini doğadan alıyorlar ve bir takım doğal şekilleri, nesnel gerçekliklerinde göz önünde tutarak zekice kullanıyorlardı. Gerçekçiliğe her zaman bağlı kalmış olan japon üslup arayisi, eşyanın gizemlerine her zaman açılan Çin sanatının bilmediği belli bir formalizm de kendini gösteriyordu. Japonların Asya’da bulunmaları, bazı bakımlardan gerçek bir paradokstur. Batı sanatıyla aynı zamanda başlamış ve bu sanata paralel bir tarihsel gelişim göstermiş olan japon sanatı, kesin gerçekçiliği sayesinde Çin sanatına olduğundan daha çok Avrupa sanatına yakın ürünler ortaya koydu ve bundan ötürü batı, Çin’den çok japonya’ya yüzünü çevirdi.
Sayfa 506Kitabı okudu
Reklam
ÇİN HEYKELTRAŞLIĞI Çin’de ilk Budacı eserler olan yun gang alçak kabartmaları, esin kaynağı olan hint heykeltıraşlığının natüralist görüşünün izlerini taşır. Ama Çinlilerin stilizasyon yeteneği, aslında, hint sanatının verileri üzerinde, hint plastik yasalarını, Çin plastik yasalarına tamamen dönüştürerek başlamıştı.
Sayfa 497Kitabı okudu
ÇİN SANATININ EVRİMİ TARİHÖNCESİ Kuzey içindeki bir çok sit, sarmal süslemeleri, Ege ve orta Avrupa çömleklerine benzeyen bir Neolitik dönem Çanak-Çömlekçiliği‘nin varlığını ortaya koymuştu. Bu durum Neolitik uygarlıklar arasında süreklilik olduğu düşüncesini pekiştirmektedir
Sayfa 489Kitabı okudu
ÇİN SANATI Taoculuk; Ruhun, evrensel düzenin ilkesiyle uyum halinde bulunan kendi özüne ilişkin katıksız ilkeyi bulmak için, maddi dünya ile ilintili bütün duyumları bir yana bırakması gerektiğini ileri sürüyordu. Tao denilen şey işte buydu. Böylece, Çin düşüncesi, bir tür birciliğe(monizme) ; yani, evrensel öz içinde bütün varlıkların ve eşyanın birliği ve tekliği inancına yöneldi ve farklılıklarla bireysellikleri bir dış görünüş ve duyumların biri yanılması olarak gördü. Bu düşünsellik Çinlileri her şeyden önce formun katıksızlığına önem vermeye yöneltti. Nitekim Çinliler için en yüksek sanatsal ve estetik haz; ancak çok sade olan formun pürüzsüzlüğü ve doğa üstü anlamı insan ruhunu dış görünüşler Dünyası’nın ötesine ulaştıran bir tür vecitle alınabilirdi.
Sayfa 489Kitabı okudu
KHMER SANATI Bütün doğulu halklar arasında sadece Khmer’ler gerçek bir mimarlık dehası gösterdiler. Khmer’ler, belirli ilkelere göre göre kentleri nasıl planlamak ve anıtsal bir bütün içine uyumlu olarak nasıl yerleştirmek gerektiğini kavradılar. Ayrıca, batının en güzel tasarımlarıyla karşılaştırılabilecek bir tapınak yarattılar. Düşüncelerin atılımını köstekleyecek kesinliklerden ve belirlenmelerden kaçınan hintlilerden çok daha pozitivist bir anlayışa sahip olan Khmer’ler, tapınağın, kozmosun bir imgesi olması gerektiği fikrini olduğu gibi benimsediler ve dolayısıyla bu yapıyı bir dağ formu içine yerleştirdiler.
Sayfa 484Kitabı okudu
161 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.