1924 yılında Torino’da doğdu. Italo Calvino’nun da üyesi olduğu Cantacronache isimli avangart İtalyan müzik grubunu kurdu. 1958-65 arası L'Unità gazetesinde tiyatro eleştirmeniydi. 1963’te Apocalisse su misura adlı üç perdelik bir tiyatro kaleme aldı. Bunu I trasgressionisti (1968), I dorsi dei bufali (1973), La morte segreta di Josif Giugasvili (1976) adlı üç roman takip etti. Yaşarken fark edilmemiş Torino’nun Yirmi Günü (1977), yayınlanışından 40 yıl sonra, Amerikalı bir editörün keşfiyle tekrar yayımlandı ve eser bir anda kült statüsü kazandı. Koyu bir ruhban karşıtıyken ilerleyen yaşında Hıristiyan olmuş, mistik güçlere ilgi duymaya başlamıştır. 2009 yılında Torino’da vefat etti.
Konu: Adı belirtilmeyen bir yazar/araştırmacı, "Torino'nun Yirmi Günü" adı altında bir kitap yazmak için araştırma yapmaya 10 sene önce yaşanan gizemli bir olayı, birçok insanın uykusuzluk yaşadığı ve bu uykusuzluğun sonunda cinnetlerin/cinayetlerin de olduğu bir olayı, araştırmak için Torino bölgesine gidiyor.
Yazarın ağzından hikayeyi dinliyoruz. Araştırmasını ilk olarak cesedi bulunup olayı patlatan kişinin yakınına bilgi almaya gidiyor. Olay küçük bir yerleşkede olduğu için ve neden olduğu bilinmediği için bilgi toplaması biraz zor. Halk biraz gizemli gibi...
Şahsen kitabı okurken bilinmezlikten gelen gerilim yüzünden kitabı okurken gerildim. Ne olabilir ki diye düşündükçe başka şeyler çıkabiliyor karşınıza. Sonu beklenmedikti diyebilirim. Açık uçlu bitti.
Bunun dışında kitabın eksisi yazarın kitabı için yaptığı araştırmaya bağlı bir olay yaşanıyor sonra bölüm öyle bitiyor ama diğer bölümde başka bir gün yaşadığı(?) bir olayı anlatıyor mesela müzisyen arkadaşı gelmiş ta nerelerden. Bu bölüm bitince ilginç olayın yaşandığı yerden devam etti ama merak ettiğimden kitabı tek seferde bitirmek için çabaladım. Belki de amacı daha da meraklandırmaktı. Kitap, sayfa olarak da az ve basit anlatım ve betimlemelerle akıyor. Genel olarak gerek gerilimi gerek gizemi olsun kitabı beğendim ama yine biraz daha değiştirilebilirdi.