+ şunu düşünsene: bir ülkeye giriyorsun ve senin oluyor. her istediğini alabiliyorsun. kadınların hepsi senin. evler arabalar motorlar.
- eh karşılığında ne yapılması gerek?
+ üzerine arma dikilmiş bir ceket giymek. bir bayrağa selam vermek. iki dakikada öğrenilen bir marş söylemek. vatanseverlik yapmak.
- vatanseverlik mi? ne demek olduğunu bile bilmiyorum…
+ canın ne istiyorsa onu yapmak demek. ama bunu vatan için yaptığını söylüyorsun.
Çizimler harika diyebilirim ancak konu o kadar vasat ki Angouleme çizgi roman festivali'nde en iyi senaryo ödülü almış (Çizgi roman ödül sistemini siz düşünün) Disütopik ve umutsuzluk vaad eden bir hikaye ama başı sonu kendince tutarlı; Gipi anlatmak istediği hikayeye kesinlikle merak unsuru koymuyor bu da okurken bitse de gitsek havası yaratıyor okuyucu da, vasat heyecansız ve kendini çok önemseyen bir hikâyeci okumak isterseniz buyurun...
Karakarga yayınlarından yine postmodern soslu bir saçmalık daha! Gipi çizimleri sıra dışı bir çizer ancak kafa yapısı maalesef belirli bir yaşam tarzının temsilcisi; son dönem avrupalı çizgi romancılar da edebiyatın cenderesi post modernizm saçmalığa yelken açmış durumda. Bir hikaye akışı içinde nazi propaganda bakanı Goebels den bahsederken komünist diktatör Pol Pot araya sıkıştırılıyor ve tabii bilinçli siyasi bir tercih bu! Finlandiya lı bir askerin 1939-1940 Sovyet fin savaşında 500 Rus askerini nasıl öldürdüğünün hikaye akışında ne gibi bir anlamı var? Ben söyleyeyim kitabın pazarda satış garantisi var! Hikaye kötü ve kopuk, çizimler güzel ama o kadar işte.
Yani annemin ölmek üzere oluşundan lafa başladım, oradan mağara adamına geçtim. Ve oradan da... "Er Ryan'ı kurtarmak" filmine, Yanındaki arkadaşının ölmesine, ama içten içe sevinç duymana, çünkü hala hayattasın ya.
Selamlar ben leyla
"Uygarlığın sona erdiği bir dönemde başlıyor 'Oğulların Diyarı'... Çocuklarına oldukça katı bir baba ve iki asi ergen ve gizemli bir kitap...
Çizgi romanları nasıl yorumlamam gerektiğini bilmiyorum, açıkçası çizimlerini mi yoksa anlatmak istediği hikayeyi mi ele almalıyım, bu konuda aklım karışık. 'Oğulların Diyarı' bence ele aldığı konu biraz eksik kalmış. Uygarlığın nasıl sona erdiği, insanların bu konuda neler yaptığı konusunda biraz daha detay isterdim. Bu biçimiyle kitap, başı ve sonu olan fakat ortası olmayan bir şey haline gelmiş."
Sanki yeterince üzgün olmadığın için korkuyor gibisin. Sonra kendini canavar sanıyorsun; sadece kendini düşünen bir canavar, ölmek üzere olan annesinin karşısında bile... Tek derdin kendi b*klukların.