24 Şubat 1921’de babasının mühendis olarak çalıştığı Lizbon’da doğdu. Onun 1923’te ölümü üzerine ailesi İngiltere’ye döndü. Bristol’da Clifton College’da (1932-1935), Fransız Enstitüsü’nde (1935-1936) ve Royal Academy of Dramatic Arts’ta (RADA, 1937-1938) öğrenim gördü. II. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla 1939’da askere yazıldı. Orduyla birlikte önce Cezayir’e, ardından Roma’ya gitti. Roma’da entelektüel çevrelerle tanıştı ve Akdeniz dünyası yanında mimariye de ilgi duydu. Daha sonra Mısır’a gidip İskenderiye’deki Victoria College’da öğretmenliğe başladı, ancak Süveyş krizinin patlak vermesiyle Mısır’dan ayrılarak Türkiye’ye geldi. Önce English High School’da (şimdiki Nişantaşı Anadolu Lisesi), 1958’den itibaren Robert Kolej’de sanat ve mimarlık tarihi dersleri verdi. 1965’te Gillian Chorley ile evlendikten birkaç yıl sonra Robert Kolej’in Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasının ardından İngiltere’ye döndü. Türkiye’de geçirdiği sürede, erken İslâm mimarisini konu alan kitabın yazarı K. A. C. Creswell’in İslâm mimarisi üzerine olumsuz görüşlerine karşı geliştirdiği fikirlerini 1971’de basılan Osmanlı mimarisinin tarihiyle ilgili eserinde dile getirdi. Eserde Osmanlı mimarisinin Bizans ve İran mimarisinin bir karışımı olmaktan ziyade çeşitli üslûpları bir araya getiren kendine özgü bir mimari olduğunu savundu.
Goodwin daha sonra North Kensington’daki Bevington İlkokulu’nda hocalığa başladı. Kısa bir süreliğine Macmillan Yayınevi’nin sanat tarihi bölümünün İslâm kısmında editörlük yaptı. 1980’lerde Royal Asiatic Society’nin başkanlığında bulundu ve kurumun Queen’s Gardens’daki yeni binasına taşınması işlemlerini yürüttü. Hayatının geri kalanını İngiltere’de sürdürdüyse de sık sık Türkiye’ye geldi. 1990’lardaki emekliliğinin ardından Boğaziçi Üniversitesi’nde Osmanlı ve Bizans sanat tarihine dair dersler vermeye başladı. Bu üniversiteden 2000 yılında fahrî doktora aldı. 18 Ağustos 2005’te İngiltere’de öldü.
İslami süslemede her şey anlamlıdır ve insan mesajı almaya ve caminin bir cennet imgesi ve insanların gök cisimlerinin dönüşlerinin esiri olduğunu görmeye mecbur kalana kadar, kainatın ve hikmetin simgesi gece semasını simgelemek için duvarlarda, tavanlarda, köşe kemerlerinde ve kapılarda sürekli taş ve tuğla, ahşap ve alçıya başvurulur.
Aynı zamanda insan, çiçekli cennet bahçelerinin canlı görüntüsüyle avunur ve çoşar.