Dolu dolu bir hayat yaşamak insanın ömrünü daha hızlı tüketir mi, böyle bir şey mümkün mü? Arkadaşlarım bana hep çok yüksek sesle güldüğümü söyler. Attığım her bir kahkahanın, attığım yüksek sesli her bir kahkahanın hayatımdan bir kaç günü alıp götürdüğünü düşünsenize…
Benimle ilgili söylenecek şeylerden biri, çenemi bir türlü kapalı tutamadığımdır. Genelde ne zaman susmam gerektiğini bilirim aslında, en azından geriye dönüp bakınca. Ama elimde değil işte, yine ne yapıp ediyor, aklımdan geçeni yumurtlayıveriyorum.
Kalbime dokundu resmen. Hayatımızda varlığıyla bize güç ve bizi bizi yapan ailemiz annemiz, babamız sanki ölümsüzmuş gibi davrandığımız anlarda hoppp hemen toplarla heran hersey bitebilir kendine gel diyen bir yönlendirmeyle yazılmış bir kitap gibi geldi bana. Sadece bu değil ülkemizde ki misafirliklerin ne kadar zor ve acıklı olduğuna dair de empatiyi güçlendiriyor. Empati empati diyip duruyoruz ama aslında uygulamıyoruz… Tek bir konusu olmadan, insani duygulara dokunan bir kitap. Ben çok beğendim ve çok üzüldüm. Sonunda ki gerçek bilgi içime su serpti okuyucuyu mutlu edip oh dedirtti, bu incelik için teşekkürler.
“Kum toprağa akar çünkü oraya aittir. Kumu yerden kaldırabilir, bir yerden başka bir yere nakledebiliriz.. Ancak aradan çok zaman geçse de, binlerce km öteye taşımış olsak da, kum ilk fırsatta toprağı arayacaktır yine.. Hepimiz köklerimize bağlıyız çünkü..”