Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gregory Fremont-Barnes

Gregory Fremont-BarnesNapoleon Bonaparte - Osprey Büyük Komutanlar yazarı
Yazar
7.8/10
26 Kişi
77
Okunma
2
Beğeni
761
Görüntülenme

Gregory Fremont-Barnes Gönderileri

Gregory Fremont-Barnes kitaplarını, Gregory Fremont-Barnes sözleri ve alıntılarını, Gregory Fremont-Barnes yazarlarını, Gregory Fremont-Barnes yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Napoleon son derece karmaşık bir şahsiyetti. Komutan olmasının yanında devlet başkanı, toplumsal reformun öncüsü, kanun insanı, sanatın ve sanatçının hamisi ve en temelde etten kemikten bir insan olan Napoleon’un karakterinin derinliklerine dalan ve bulduklarını çıkaran sayısız yazar, onu tanımlayabilmek için milyonlarca sözcük sarf etti. Napoleon’un karakterini analiz etmemize yardımcı olabilecek ilk ipucu, çağdaşlarının olağanüstü olarak nitelendirdiği hafızasıdır. Kendisi en küçük detayları bile hatırlamasını sağlayan bir hafızaya sahipti. On yıl önce gerçekleşen bir muhaberede tanıştığı bir askerin ismi, küçük bir birliğin daha önceki muhaberede bulunduğu, herhangi bir tugaya gönderilen tahıl miktarı, kendisi tarafından komuta edilmeyen ve farklı bir harekat alanında bulunan bir birliğin mevcudu ve gücü… Bu ve pek de makul olduğunu söyleyemeyeceğimiz bazı karakter özellikleri belkide Napoleon’un zihninin derinliklerinde yatan ve megalomaniye varan kendini önemli görme hissini besliyordu.
Kronik kitapKitabı okudu
Mısır'ı ele geçirdiği için Fransızlar tarafından sıcak bir şekilde karşılanan Napoleon'un Paris'e gelmesinden cesaret alan komplocular, 18 Brumaire'de (9 Kasım 1799) ''500'ler Meclisi'' olarak bilinen yasama kurulunu güç kullanarak lağvetti ve yerine şaibeli bir seçimle aralarında Napoleon'un da bulunduğu ve üç kişiden oluşan bir konsüllük idaresi tesis etti. Aradan bir ay geçmişti ki yeni idare, Napoleon'u Birinci Konsül ilan etti. Bu, 15 yıllık mutlak bir yönetimin başlangıcıydı. Artık Fransız İhtilali nihayete ermiş, Napoleon devri başlamıştı.
Reklam
İngiliz Amiral Lord Nelson, 1 Ağustos'ta Fransız Donanması'nı Aboukir Körfezi'nde imha edip Armee d'Orient'ı (Fransız Şark Ordusu) Mısır'a hapsederek Akdeniz'de tam bir hakimiyet sağladı.
Kahire'yi ele geçiren Napoleon, ülkede yeni bir idari sistem teşkil etti. Bu sistem çerçevesinde hastaneler açıp posta hizmeti ve matbaa kuran Napoleon, salgın hastalıkların kökünü kazımak için hijyen düzenlemelerini devreye soktu. Sefer kuvvetine eşlik eden kimyager, biyologlar ve arkeologlardan oluşan bir bilim kurulunun desteğiyle tıkanan ve kapatılan kanalları açmak, Kahire'de sokak aydınlatma sistemi kurmak, yel değirmenleri inşa ettirmek ve eğitim kurumları açmak, Fransız generalin giriştiği diğer işlerdi.
Napoleon, Mısır'ı işgal etmek suretiyle Akdeniz'deki İngiliz çıkarlarına darbe vurmayı önerdi. Bu sayede Doğu Akdeniz'deki İngiliz ticareti tehlikeye düşebilir, hatta Hindistan'daki İngiliz varlığı bile sarsılabilirdi. 1796 tarihli Fransız-İspanyol ittifakının Kraliyet Donanması'nı Cebelitarık hariç olmak üzere Akdeniz'den kovması sayesinde Toulon'daki Fransız donanması hemen hemen hiçbir engellemeyle karşılaşmadan Mısır'a bir ordu nakletmeyi başarabilirdi.
Avusturya bu antlaşmayla Belçika'yı, Lüksemburg'u ve Ren Nehri'nin batısında kalan Habsburg topraklarını Fransızlara bırakıyor, Milan ve Mantua'daki hâkimiyet haklarından feragat edip bu şehirlerinin de dâhil olduğu İtalya topraklarının Cisalpine Cumhuriyeti adıyla Fransız uydusu olmasını kabul ediyordu. Avusturya, Venedik'i kurtarmış olsa da Campo Formio Antlaşması'yla Kuzey İtalya'yı komple Fransız hâkimiyetine teslim edip Adriyatik Denizi'nin bir Fransız golü olmasına razı oluyordu. Antlaşma, bunlara ilaveten Fransızların İyon Denizi'yle bağlantı kurmasını sağlıyor ve Fransa'yı Avrupa Kıtası'nın en önde gelen gücü haline getiriyordu. Artık Fransa'nın tek ciddi rakibi kalmıştı: Britanya.
Reklam
İtalya'daki tüm Avusturya direnişi kırılınca Avusturyalılar 11 Nisan'da ateşkes teklif etmekten başka çare bulamadı. Napoleon, Paris'ten gelecek talimatlar beklenmeksizin 17 Ekim'de Campo Formio Antlaşması'nı imzaladı. Bu durum Napoleon'un yalnızca asker olmadığını, aynı zamanda Cumhuriyet'in bir diplomatı mevkiine yükseldiğini de göstermekteydi.
Direktuvar yönetimi olarak bilinen yeni hükûmet, Paris'te yiyecek isyanı baş gösterdiğinde ve 4-5 Ekim 1795 tarihinde sağcı darbe girişimi patlak verdiğinde kendisinden ziyadesiyle istifade etti. Artık bir tuğgeneral olan Napoleon, darbe girişimi esnasında topları sokağa bakacak şekilde konuşlandırıp meşhur ''misket yağmurunu'' gerçekleştirdi ve darbe girişimine çabuk ve kanlı bir şekilde son verdi. Bu başarısının ardından tümgeneral rütbesine terfi etti ve Armee de l'Interieur'ün komutasına atandı.
Napoleon'un ismini duyurduğu ilk olay, henüz 24 yaşında bir topçu yüzbaşıyken katıldığı Toulon kuşatmasıydı. Hayati öneme sahip bir liman şehri olan Tolulon'un kraliyet destekçisi halkı, 1793 yılında cumhuriyet rejimine karşı isyan bayrağını çekip İngilizlerden destek talep etti. Bunun üzerine Kraliyet Donanması limana girdi ve İspanyol, Sardinyalı ve Napolilerden oluşan ayak takımı denebilecek askerlerle birlikte küçük bir İngiliz birliğini de şehre soktu.
14 Temmuz 1789'da kalabalık bir grup, Paris'te bulunan ve yalnızca kraliyet otoritesinin değil aynı zamanda tiranlığın da sembolü olan kötü şöhretli Bastille hapishanesine hücum etti. Bu hareket, ihtilali başlatan kıvılcım oldu ve akabinde devlet başkanı olarak Louis'nin konumunu koruduğu ancak elindeki güçlerin büyük oranda törpülendiği bir meşruti monarşi tesis edildi.
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.