O kara tarih gelip çatmıştı; 17 Ağustos 1999. Bugün yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. İçimdeki huzursuzluğa bir türlü engel olamıyordum. Her zamanki gibi gelip geçici bir duygudur diyerek pek üzerinde durmamıştım oysaki.
Çocuklarımızı, çocukluğunu yaşamaktan alıkoymayın. Çocuklar, oyunlarıyla dünyayı güzelleştirsin, bırakın onların güzellikleriyle avunalım; çünkü onların dili, dini, ırkı, rengi olmaz; onlar sadece masum ve güzeller...
Bilirsin papatyaya olan tutkumu ve saçlarıma papatyadan yaptığım taçlarımı....
Ha! Unutmadan bir de kitaplarım var elbette.Bilirsin ki en yakın dostlarım ve sığındığım tek limanımdır onlar.