Gyula Németh

Attila ve Hunlar author
Author
7.5/10
4 People
21
Reads
7
Likes
1,457
Views

Gyula Németh Quotes

You can find Gyula Németh quotes, Gyula Németh book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Hunlar, daha 90. yıllarda, Karpatların ötesinde oturan kavimler üzerinde kesin bir siyasi üstünlük elde etmişlerdir. Onlardan henüz tamamiyle bağlı olmalarını istemiyor, sadece ittifak aktiyle yetiniyorlardı. Roma İmparatorluğu'na karşı büyük seferlerini idare ettikleri zaman, Sarmatlardan başlayarak Markomanlara kadar bütün Tuna havzasında oturan kavimler, onların yanında muharebe ederler. Fakat şimdi artık Hunlar, bu kavimleri tamamİyle kendilerine bağlı kılmaya ve bütün arazilerini ellerine geçirmeye gayret ediyorlardı, Bunun üzerine, az önce Hunlarla birlikte Romalılara karşı cenk eden bütün kavimler, dehşete düşerek yerlerini terk ediyor ve imparatordan Roma arazisine kabullerini rica ediyorlar. Hadiseler tekerrür ediyordu. Vaktiyle Hunların Pontus'taki ilerlemesi, Gotları Roma imparatorluğu arazisine atıyor ve şimdi buna benzer bir tarzda Hunların hücumu büyük bir kavimler göçünü harekete getiriyordu.
Sayfa 67 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
İktidarının doruğunda bulunan Attila'nın yerinde başka birisi olsaydı, muhteşem libaslar içinde gezer ve altın-gümüş içinde yüzerdi. Lakin Attila böyle yapmadı, sadeliği severdi. Elçilik arkadaşlariyla birlikte ilk defa Priskos'u huzuruna kabul ettiği zaman, Attila alelade tahta koltukta oturuyordu ve İkamet ettiği çadır da herhalde fevkalade bir şey değildi. Hiçbir tarafta ihtişamdan eser yoktu. Kendisine, başkentinde layikiyle işlenmiş ahşap bir saray yaptırdığı hakikattı. Lakin bu şaşaalı muhitte hükümdar Attila herhangi adi bir Hun kadar sade yaşardı. Misafirlerine gümüş tabaklar içinde çok çeşitli yemekleri ikram ettiği halde, kendisi tahta bir tabak içinde sadece et yemeğiyle yetinmiştir. Priskos, Attila'nın diğer hususlarda ölçülü olduğunu itiraf eder. Misafirlerin önüne çok miktarda altın ve gümüş kadehler koymuşlar. Attila ise tahta bir kupa kullanmıştır. Giyimi de tamamen sade imiş ve ancak temizliğiyle dikkati çekermiş. Ne kılıç kayışı ne de barbar biçimindeki çarığının bağı ve hatta atının gemi, diğer '"İskitlerinki" gibi altın, kıymetli taşlar ve kıymetli eşya ile alabildiğine süslenmişti.
Sayfa 103 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Reklam
Bizanslılar 'barış uğruna' Hunlara ağır senevi vergiler ödüyorlardı. Her ne kadar Bizanslılar bu rezaleti süslemeye çalıştılarsa da, Attila imparatora bu husustaki düşüncelerini açıkça beyan etmişti: "(İmparator) Theodosios, asil ve seçkin bir ailenin çocuğudur; kendisi (Attila) de asilzadedir, babası Muncuk asaletini lekesiz olarak muhafaza da etmiştir. Buna karşılık Theodosios, kendisine vergi ödeyen bir köle haline gelmek suretiyle babasından miras aldığı asaleti kaybetmiştir.
Sayfa 92 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Macarlar, Bulgarlarla birlikte, Attila'nın ölümünden on yıl sonra Kuban sahasına hicret ettikleri zaman, muhakkak Hunlarla temasa gelmişlerdir. Attila'nın ölümünden sonra Karadeniz'in kuzey ve batı sahalarında oluşan Hun hakimiyetinin başlıca iki ve mühim kavim unsurunu ihtiva ettiğini biliyoruz; bunlardan birisi Macaristan sahasından doğuya doğru sıkıştırılan ve çekilen Hunlar, diğeri ise Karadeniz sahasına hicret eden Ogurlar veya diğer adıyla Bulgarlardı. Karadeniz havalisinde oluşan ve kaynakların sırayla bazen Hun ve bazen de Bulgar adını verdikleri yeni Hun İmparator­lukları, ilk sırada bu iki kavmin karışmasından meydana gelmiştir. Macarlar bu yeni siyasi teşekküllerle münasebetlerde idiler; zira kısmen Bulgar kısmen de Onogur ve Uturgur adlarıyla Kuban ırmağı ve Kafkas dağları arasındaki sahada ikamet eden ve Macarların da büyük bir ihtimal ile kabile birliğine dahil bulundukları bu kavimlerin yeni Hun-Bulgar siyasi birliği azası olmadıklarını düşünmek güçtür.
Sayfa 228 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
1600 yıl önce bu zamanlar...
İran'da II. Yezdcerd (438 veya 439 - 457) ile Sasani hanedanının istila siyasetinin diriltilmesi sonucu olarak, Hunlarla Hazar denizi civarında birçok muharebe vukubulmuştur (445-446 sıraları). Hunlar, İranlıların devamlı düşmanlığına, 451 yılı büyük kıyamında Ermenilere yardım etmekle mukabelede bulunmuşlardır. Hatta Kafkaslardan geçerek onlara kuvvetler de göndermişlerdir.
Sayfa 72 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Kitabımızın ilk bahislerinden birinde Lajos Ligeti'nin izah ettiği üzere, bütün ihtimallere göre Avrupa Hunları, Asyalı Hiung­-nu'larla aynıdırlar. Bununla beraber iki imparatorluk dil bakımından aynı değildir; zira, hakikatte Avrupa Hunları İmparatorluğu'nda İranî kavimler, Cermenler, Slavlar ve diğer İndo-Cermen kavimleri de vardı ve bunların mühim kısmı Hiung-nu İmparatorluğu'na dahil değildi; buna karşılık Asya'da yine başka ve çeşitli kavimler Hiung-nu, daha doğrusu Hunların adını taşımışlardır. Bununla beraber, Asya Hunları idareci tabakasının da Avrupa Hunlarının konuştukları aynı dili kullandıklarını muhtemel saymalıyız.
Sayfa 187 - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Yayınları 1982, Atatürkün 100. Doğum Yılına ArmağanKitabı okudu
Reklam
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.