Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, Keşkesiz Doğum Eğitmeni, LCCE(Lamaze sertifikalı Hamile Eğitmeni),HP (HypnoBirthing® Eğitmeni), Aktif Doğum Eğitmeni
1990 İstanbul Tıp Fakültesi
1994-Uzmanlık-Taksim İlk Yardım Hastanesi
2005 9 Eylül Üniversitesi'nin Doğum Öncesi Hamile Eğitim Kursu
2007 Lamaze International Sertifikası
2009 HypnoBirthing Sertifikası-İngiltere
2010 Aktif Doğum Sertifikası
2010 Mayıs İstanbul Doğum Akademisi Kurucusu
2012 Sağlık Bakanlığı Anne-Bebek Dostu Hastane Komisyonu üyesi
İnanamayacaksınız ama doğumdan sonra anne için her şey bitiyor. 1 dakika sonra iyileşmiş oluyor. Vajinal doğumda tabii... Eğer kadın aktif, desteklendiği ve istediği gibi bir doğum yaparsa, ne kadar yorulursa yorulsun doğumdan sonraki ilk dakikada sanki yenilenmiş oluyor. Çünkü bu fizyolojik bir şey! Bazıları 20-30 saat doğum yolculuğu yapıyor.
Aslında ağrı dediğimiz duygular bebeğin başının rahim ağzını germesinden ve kasılma sırasında birçok bağın gerilmesinden kaynaklanıyor. Ama bu ağrı; annenin eğitim seviyesi, doğumu algılayışı, kültürel inanışları ve doğuma hazırlığı ile çok alakalı. Her anne isterse hissettiklerini zihninde dönüştürebilir ve gerilme, kasılma hislerini ağrı yerine sadece birer baskı duygusu olarak algılayabilir. Biz buna ağrının transformasyonu diyoruz. Bunun için hem gevşeme hem de bazı nefes tekniklerini öğrenmesi ve doğumda profesyonel bir doğum yardımcısı ile birebir desteklenmesi en önemli konular. Eğer yola "ağrıya dayanma" gibi negatif bir açıdan bakarak çıkarsanız, zaten başarısız olmaya adaysınız demektir. Yola ağrıyı olumlu karşılama, ağrı ile dans etme ve ağrı ile dost olma gibi kavramlarla çıkmanız lazım. Çünkü ağrı gerçekten de doğumda annenin dostudur aslında. Ağrı sayesinde güvenli bir yere ulaşıyorsunuz, ağrı sayesinde endorfin salgılıyorsunuz, ağrı sayesinde pozisyon değiştirerek bebeğinize yardımcı oluyorsunuz. Yani doğum ağrısı, doğuma yardımcı bir ağrı. Tek yapmanız gereken onunla
savaşmayı bırakıp, onu kabul etmek ve olumluya dönüştürmek.
Haptonomi dokunmanın bilimi. Merkezi Fransa'da. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra çıkmış. Dokunarak tedavi olunabileceğiyle ilgili... İlerleyen dönemde anne karnındaki bebeklerle ilgilenmişler, demişler ki, acaba bebeklerle bağ kurulabiliyor mu? Bakmışlar babalar yeterince bebeklerle ilgilenirse, bebekler onlarla bağ kurmaya başlıyor. Bunun için de bir deney yapmışlar. Ultrason eşliğinde bakılırken bir baba bebekle ilişki kurmuş, "Merhaba yavrum!" deyip elini eşinin karnına koymuş. Bir bakmışlar ki bebek de elini tam babanın koyduğu yere doğru uzatıyor. Demişler ki rastlantısal bir sey. Baba bir daha aynı şeyi tekrarlamış ve bebek yine elini uzatmış. Yani bir bebek içeriden sizinle ilişki kurabiliyorsa demek ki dışarıdan yapabileceğiniz bir sürü pozitif müdahale var.
Her anne adayının kafasındaki sorulara cevap bulabileceği bir kitap. Normal doğum aslında tabiatımızda olan doğumun olduğunu söyleyen bir kitap. Okurken hiç sıkılmadım söyleşi tarzında zaten. Bilgilendirici yönlendirici ve gerçekten olumlu düşünceler yüklenmemi sağlayan kitaplardan biri oldu. İncelemeyi yapmakta çok geç kaldım kitabı okurken yapsaydım yazacak daha çok şeyim olurdu...
Her iki bebeğini de doğal doğum ekolü ile dünyaya getiren Gazeteci-Sosyal Antropolog Zuhal Eyüboğlu, Dr. Hakan Çoker’le doğumla ilgili sohbetlerini kitaplaştırmış. Yıllardır annelerle yaptığı röportajlar ve sohbetlerle kadınların doğumla ilgili daha doğru bilgilere ulaşması gerektiğini fark eden Zuhal Eyüboğlu, söyleşi tadındaki bu kitapla, yalnız kadınların değil herkesin doğumla ilgili merakını ve korkularını gidermesine yardımcı olacak.
Kadın Sağlığı ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Çoker, Türkiye’de doğal doğumu ilk savunan ve istikrarlı bir şekilde uygulayan doktorlardan biridir. İçgüdüsel doğumun her annenin ve bebeğinin hakkı olduğunu düşünen Dr. Hakan Çoker, Zuhal Eyüboğlu’nun sorularını büyük bir samimiyetle yanıtladı. Bu kitap hem anne-babaların hem de sağlık sistemindeki uzmanların doğumlara bakış açısını değiştirecek.
Dr. Hakan Çoker, dünya çapında planlı sezaryenlerin artışından sonra ortaya çıkan ve büyük ilgi gören doğal doğum ekolünü ve eğitimini aldığı diğer doğum ekollerini birleştirerek “Keşkesiz Doğum” felsefe ve ekolünü de yaratmıştır. Bu ekol ile, diğerlerinden farklı olarak doğum ekiplerine doktor ve ebenin yanında mutlaka, bir “hamile ve doğum psikoloğu”nun da dahil olması gerektiğini savunmaktadır.
Kitaptan çok etkilendim gerçekten. Doğru bildiğim çoğu şeyin yanlış olduğunu gördüm. Ve ne yazık ki bazı doktorların anne adaylarını da nasıl etkilediklerini öğrendim. Keşke tüm doğum uzmanları, ebeler okusa bu kitabı. Devlet tüm kadınlara dağıtsa. Çok büyük bir farkındalık olacağını düşünüyorum. Zuhal Hanıma ve Dr. Hakan Çoker’ e sonsuz teşekkürler. 100 soruda nasıl da böyle bir aydınlanma yaşattılar okuyucularına.