Klasik bir çocuk kitabı olduğunu düşünerek başlamıştım, beklentilerim çok yüksek değildi üstelik ancak beni o kadar etkiledi ki.. Bu kadar etkileneceğimi tahmin etmemiştim. Çocuk kitaplarını okumayı her zaman sevmişimdir çünkü çocuk kitapları, yetişkinlere yönelik kitaplarda eksik olan rahatlığa ve masumiyete sahip oluyorlar.
Hikaye, 19. yüzyılın sonlarında Amsterdam’da geçiyor. Küçük Lale Yetimhanesi’ne, en kabul edilemez şekilde (kurallara göre) bırakılan beş sıra dışı yetimin hikayesi. On iki yıl boyunca, bu beşli, acımasız Müdire Gassbeek tarafından çeşitli eziyetlere maruz kalırlar. Milou, Lotta, Sem, Fenna, Egbert her biri özel becerilere sahip ve erken gelişmiş bireyler haline gelirler.
Tüm Amsterdam’daki en cesurdan en zekisine, en yeteneklisinden en nazik ve en tatlısına kadar, bu beş olağanüstü çocuk kendilerini bir kış gecesinde beklenmedik bir kaçış macerasında bulurlar. Bu muhteşem çocukların gösterdiği azim, yaratıcılık, sevgi ve sadakat oldukça büyüleyici ve iç açıcıydı. Aslında hikayenin ne kadar zekice kurgulandığına ve gotik atmosferine hayran kaldım. Ve kitabın çizimleri.. Okuma deneyimini daha da büyülü bir hale getiriyor.
Kahvenizi alın, arkanıza yaslanın ve kalbinizin kırışıklıklarını ısıtacak eğlenceli ve gotik bir macera için, 19.yy Amsterdam’ına gitmeye hazır olun.