Bizler annemi sustuğunda duymaya başladık. Hani nasıl sürekli akan bir çeşmenin sesine alışıp işitmez olursunuz da aniden kesildiğinde farkederseniz ya, işte öyle.
Dışarıda ev yemeği diye önüne getirilenlerde yavanlık oluyordu hep. Ne kadar iyi malzemeler kullanılıp ne kadar özenilirse özenilsin belki de kime yapıldığı belli olmadığından hep birşeyler eksikti bu yemeklerde.
Acaba ben, bana ve hatıralarıma yabancı, sorumsuz ve bencil bir yığın insan içinde anlattıklarımı dinleyecek ya da sustuğumu fark edecek birilerini bulabilecek miyim?
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Ah içime sürekli insan olmayı öğretme çabam. Dünyanın umutsuzluğundan Rabbimin merhametine sığınan küçük yüreğim. Hassaslığımla yoruluşum, yorgunluğum ile büyüyüşüm. Kalbimin köşesinde tuttuğum keder ile yol alışım. İnsanı okuyorum altını çize çize. İnsanla kırılıp insanla iyileşiyoruz. İnsandan kaçıp insana tutunuyoruz. İyi geldikçe iyileşiyoruz. Her insan bir hikaye. Her birinde ayrı yara, her birinde koca bir mücadele. İnsan küçüğü alemin. Alem büyüğü insanın. Uyanıp da görelim kendimizi. Kendimizden şu koca alemi.
Kitabın dilini çok sevdim. İnsan hikayelerinden oluşuyor. Ve hikayeler yarım bırakılmış gibi. Kapısını samimiyetle
çalmış, tanışmayı okuyucuya bırakmış sanki. Normalde takılırım bu duruma ama dilini ve tarzını sevdiğim için takılmadım. İnsana dair bişeyler okumayı seviyorum. Kendimden sıyrılıp başka hayatlara, mücadelelere şahit olmayı seviyorum. Hikayelerine girdikçe insanı anlamayı, sevmeyi seviyorum. Tavsiye ederim kendini, insanı, okumayı seven herkese.
Palas Pandıras, kimi zaman takıntıların, kimi zaman da hatıraların yorgun düşürdüğü kahramanlarla dolu. Öyküler, okuyucuyu hayal dünyasının sınırlarında değil, gerçek hayatın sokaklarında gezdiriyor. Sıcacık evlere misafir ediyor, içeriye girdiğinizde yabancılık çekmiyorsunuz. Çünkü o evlerde, yüzlerini görür görmez mutlaka bir yerden tanıdığınız karakterler yaşıyor.
Keyifli okumalar…
Palas PandırasHande Aydın · Şule Yayınları · 201933 okunma
Arı,duru bir Türkçe. Su gibi hikayeler…Beğenerek okudum.
Hayatın içindeki gündelik olaylardan hikaye nasıl yazılır? Okuyun ve görün.
Yazanın gönlüne sağlık, kalemine kuvvet.
Palas PandırasHande Aydın · Şule Yayınları · 201933 okunma