Hasan Erimez; 1989 yılında Adana’da doğdu. Lise eğitimini Çobanoğlu Ticaret Lisesi’nde tamamladı. Yazar, Anadolu Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı alanındaki eğitimine devam etmektedir. Edebî faaliyetlerine Ulukayın dergisinde neşredilen şiir ve makaleleri ile başlayan yazar, daha çok kadim Türk tarihini merkeze alan romanları üzerinde çalışmaktadır.
Cihanın yarısını yurt diye verseler, altın saçaklı otağlara kondursalar, tepe tepe altın gümüş yığsalar dahi boyunduruk altında olduktan sonra bir Hun onursuz ve çaresiz sayılır.
İlk cümlesinden son cümlesine su gibi akan bir eser. Daha önce yazarın Demirdağın Kurtları kitabını okumuştum, orada da sürükleyici anlatımı insanı cezbediyordu ama bu kitap gerçekten bir başka olmuş. Bir insan temposunu baştan sona korumayı nasıl başarabilir?
Olay anlatımının su gibi akması, kahramanların birbiri ardına sahneye çıkıp sahneden silinmesi, kahramanlık, yokluk, kırgınlar, sefalet, özellikle kahramanların karşılıklı konuşma sahneleri, kengeş sahneleri müthişti. Benim tek eksik bulduğum, birkaç yerde savaş sahneleri tasvir ediliyor; buralarda biraz zayıf kalınmış gibi. En azından ATSIZ’ ın 'Bozkurtların Ölümü' kitabını okuyan bir okuyucu için bu eser savaş tasvirinde biraz yavan kalıyor.
Eser düşünücüler için, günümüz vatanseverlerine çok güzel öğütler içermekte. Malum Oğuz’da şer tükenmiyor.
"Söz anlayana söz devletli, sözden anlamayana kiriş devletli !" (S.436)
Bu yaşta böyle eserler ortaya koyan yiğitlerin olması beni ziyadesiyle mutlu ediyor.
Şiddetle tavsiye ederim mutlu okumalar.
20.07.2019 22:56 Erciş
Kitap Ergenekon destanımızın romanlaştırılmış hali diyebiliriz kısaca. Başarılı şekilde romanlaştırıldığını düşünüyorum ki yabancı destanların çoğunun romanının olduğunu düşünürsek bizim destanlarımızın da bu yolla okuyucuyla buluşması beni sevindiriyor. Kitapta hata olarak bahsedebileceğim birkaç şey var ancak birine özellikle dikkat çekmek istiyorum ki bir destan da olsa roman yazarken gerçekçiliğe de en azından belli konular için dikkat edilebilir. Kitabın birkaç yerinde okçuları anlatırken tek gözünü kapayıp oku çekti diyor ki bu Türk okçuları için doğru değildir zira Türk okçuları hedeflerini hissi atış denilen bir sistemle yıllar içerisinde çalışmalarının verdiği bir sistemle sadece görmeleri hedef almaları anlamına gelecek şekilde vururlar. Akdeniz çekişi gibi sistemlerin özelliğinde tek gözü kapayıp nişan almak vardır ancak Türk okçularının da kullandığı asya tipi çekiş sistemi olan başparmak çekişinde buna gerek kalmaz zira başparmak çekişinin üstünlüğü hem yaya hem de at üstünde çok büyük rahatlık sağlar okçuya.
Bundan uzun uzun bahsetmemin sebebi yazarlara da belirli konular üzerinde iş düşmesidir ki Hasan Erimez yazarlık konusunda çok iyi iş çıkarmış ama bir eksik olarak bunu belirtmek kendisinin belki de bu eksikliğini gidermesini sağlayabilir daha ileriki dönemlerde.
Kendisine teşekkür ediyorum böyle bir destanı roman formunda okuyucuya kazandırdığı için.
Oğuz Kağan Destanında geçen, altın yay ve üç gümüş ok biraz daha farklı anlatılmış. Şahsen önce Destanı okuyun, sonra kitabı okuyun. Biraz daha genç okurlara (15+) hitap etsede
Hasan Erimez in kalemini çok çok sevdiğim için bu seriyi de bitireceğim.