Kendimden daha üstün yetenekli, ama yine de benimle aynı, benim eşim, benim ikinci yarım olan bir insan olmadan evlenmeyecektim... Kendimi hiçbir zaman bir erkeğin dişisi olarak düşünmüyordum; iki arkadaş olmalıydık, iki yoldaş, iki dost olmalıydık.
Pek çok kadın ve erkek, çok sağlıklı çocuklar dünyaya getirebildikleri halde onları uygun biçimde eğitemezler. Salt çocuk dünyaya getirmek kişisel bir edim, hayvani bir işlevdir. Eğitim ise ortaklaşa, insani, toplumsal bir işlevdir.
Erkek üstünlüğünün yaşandığı bir evlilik sisteminde ,erkek kadının emeğini, kafasını sokacak bir yer,yiyecek ve elbise karşılığında satın almaktadır. Bu ilişkinin sömürge köleciligine benzerliğini görmemek olası değil.